New York
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  



Asla gitmek istemeyeceksiniz...

Modern şehir hayatı temalı bir RPG sites. ile karşınızdayız. Her alanda minimum kural ile karakterlerinizi yaratıp yönetirken, hayalgüzünüzün sınırlarını zorlamanıza olanak sağlıyoruz.

♦ Aktif oldukları sürece açacağınız karakterlerin sayısında sınırlama yoktur.
♦ Yazacağınız Rp'ler için kelime/satır sınırlaması yoktur.



EN POPÜLER
ÖĞRENCİLER

1. Violet Rivera

2. Riley Romanov

3. Cher Burke

4. Eloine H. Heaven

5. Clark Davin

EN POPÜLER
YETİŞKİNLER

1. Edgard Davin

2. John Christopher Depp

3. Katy Perry

4. Miley Cyrus

5. Justin Randall Timberlake

ALNI AÇIK
ÇALIŞANLAR




New York City by CMarlow on Grooveshark

 

 Let the party begin!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Alexis Antoinette
CAMBRIDGE | SANAT TARİHİ | IV. SINIF

Alexis Antoinette


Belirgin Özellikler : Rokesmith.
Rp Yaşı : Yirmi iki.
Lakap : Tavşan.
Mesaj Sayısı : 429

Let the party begin! Empty
MesajKonu: Let the party begin!   Let the party begin! EmptyPerş. Eyl. 13, 2012 10:15 pm

[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
One-shot rp tadında Alexis'in NY'dan uzak geçirdiği günlerin anlatımı. İlk gün nereye gitmiş bakalım;;

___________________
    Gökyüzünde bulutların üzerinde uçuyormuş gibi hissediyordu kendisini. Gözlerini kapatmış, uyku gözlüğünü bağlamış haldeyken birinci sınıf koltuğu bile onu kurtaramazdı o felaket görüntüsünden. Kulaklıklarında çalan Roxette uykusundan uyanmasına sebep olmuştu. It must have been love, but it’s over now. Gözlüğünü çıkardı çabucak ve yanağından süzülen bir damla yaşı elinin tersiyle silip kendisine sinirlendi. İstemsizce kızıyordu, kendisini aptal yerine koymalarına izin vermişti. Joselle’e güvenerek hata etmişti anlaşılan, hiç kimseye güvenmemesi gerekiyordu. Bunu lisedeyken öğrenmişti alsında; ama ona güvenmişti. Güven yanında sadakatsizliği de getirirmiş, bunu geç anladı. Hostesin yanına gelmesiyle toparlandı ve bir kez daha camdan dışarıya baktı. Eyfel Kulesi’nin göz alıcı görüntüsüyle bir anlığına sorunlarından uzaklaşmıştı. Bu uzaklaşma olayı yüzünden muhtemelen üniversiteden uzaklaştırma alacaktı bir dönem. Kimseye haber vermeden çekip gitmek pek de kurallara uygun değildi. Uçaktan indiğinde yakınlarda bir yerlerde telefon aradı gözleri ve ilk bulduğu yerden François’nın numarasını çevirdi. “Bonjour c’est François.” Kız hafifçe gülümsedi. Onun sesi duymak iyi gelmişti her ne kadar çocuğu sevmediğini söylese de. “François. Beni havaalanından alır mısın? Lütfen gelirken kafeinsiz kahve al bana. Bekliyorum seni, bisous.” Çocuğun telaşlı sesine aldırmadan telefonu kapattı ve sırt çantasını yanına koyup beklemeye başladı. Bu arada telefonunu bir anlığına açıp arayanlara şöyle bir göz attı. Joselle aramıştı, birkaç kez annesi, Platts aramıştı bir kere ve sübyancı sapık. ’ Alexis aç şu telefonu. Nerdesin söyle de seni almaya geleyim’ Onun sesini duyduğu anda midesi sertçe kasıldı. İğrenç herif bir de utanmadan arıyordu. Alexis’in ona iki yaş konusunda yalan söylemesini bahane edip ondan ayrılmıştı, sonra da reşit olmayan bir kızla birlikteydi.

    François geldiğinde ona sımsıkı sarıldı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. “Alex, iyi misin? Berbat görünüyorsun gerçi. Niye soruyorsam. Neden bütün eski sevgililerim öküz olmak zorunda sanki!” Kız başını geriye çekti ve çocuğa sert bir tokat attı. “Aptal insan güzel görünüyorsun der. Sen de mi öküz oldun.” Dedi sesi titreyerek. Birlikte kıkırdayarak çocuğun arabasına geçtiler. François Paris’te ressamlık yapıyordu. Zaman zaman sergi açıyordu; ama para için değil. Sanatı sanat için yapanlardandı. Alexis bacaklarını karnına çekti ve derin bir nefes aldı. Bu sırada çocuk ona mendil uzatmıştı. “Sümüklü Alexis hahahaha.” Alexis kıkırdayıp gözlerini kuruladı ve araba durduktan sonra kapısını açmaya yeltendi. Ama François ondan önce davranmıştı. “Merci monsieur.” Fransız’ın onu getirdiği yer evi değildi, bar tarzı bir yere gelmişlerdi. Kız gözlerini ona çevirdi ve hafifçe kıkırdadı. “Beni sarhoş etmeyi planlamıyorsun değil mi?” François ile ayrılıkları da Edgard yüzünden olmuştu, Alexis’in buraya gelişi de. Ne kadar ironik. Bara geçtiklerinde çocuk kendisine bira söylemişti; kızsa tekila. Yaklaşık yirmi bardak sonra Alexis her şeyi beşiz olarak görmeye başlamıştı. “Sonra dedim ki- Ay ne demiştim? İhihiih. Unuttum. Çok salağım François!” Bir anda yeniden ağlamaya başladı ve çocuğun kollarına yığıldı. Birkaç dakika öylece kaldıktan sonra barmene döndü. “HERKESE BENDEN BİRA! AMA BANA TEKİLA.” Barmen kahkahalarla içkisini ona uzatırken kız masanın üstüne çıktı ve şarkı söylemeye başladı. Çevresinde toplananlar onunla birlikte gülüyordu ve kıza eşlik ediyorlardı. "Alexis, yeter artık." Birkaç saniye içinde François’nın kolunu tutmasıyla aşağı indi ve başını onun omzuna koyup uyumaya başladı. Sonrasıysa, iğrenç bir baş ağrısıyla güne başlamaktan ibaretti. Daha Paris’te geçireceği üç gün olduğuna göre iyi değerlendirmesi gerekiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Let the party begin!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Party and Bullshit :D

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
New York :: diğer şehirler :: paris-
Buraya geçin: