Clark Davin COLUMBİA | TIP | I. SINIF
Rp Yaşı : 19 Mesaj Sayısı : 407
| Konu: Sakin saatler Perş. Eyl. 13, 2012 7:07 am | |
| | |
|
Clark Davin COLUMBİA | TIP | I. SINIF
Rp Yaşı : 19 Mesaj Sayısı : 407
| Konu: Geri: Sakin saatler Perş. Eyl. 13, 2012 7:19 am | |
| Cuma günkü yemekmiş? Daha kimlerin geldiğini bilemeden bir iş yemeğine katılmam isteniyordu. Her zamanki gibi yaşlı insanların geldiği hiç tanımadığım ve kesinlikle sıkıcı olacak olan yemeklerden biridir. Bu konuyu aylar öncesinden anlaştığımızı sanıyordum ama onun gözünde böyle olmamış olmalı ki yemeğe gelmezsem beni bugün evden atacağını ve cumartesiye kadar almayacağını söyledi. Bunları söyleyenin öz abim olduğunu düşününce umursamadım ve hayır dedim. O da gerçekten beni evden atmayı başardı. En azından çıkmadan önce arabayı almama izin vermişti. Bir şekilde insaflı davranıyordu. Hala o şirkette çalışmayacağımı kabul etmiyordu. Ben çalışacak o dinlenecekti... Böyle bir şeyin olmasına asla izin veremezdim. Daha kötüsü bugün eve çocukluk arkadaşım gelecekti. Ve o telaşla çıkmadan önce telefonumu almayı unutmuştum. Geri şimdi değil akşam dönecektim. Akşama kadar yumuşar ve beni eve geri almayı kabul ederdi. En azından abimi o kadar tanıdığımı düşünüyordum. Yine de artık emin olamamaya başlamıştım. Summer'in evinin oraya gitmeye başladım. Taksiye binmemiş bir halde yakalarsam her şey için geç olmamış olurdu. Neden ihtiyacım olduğunda bir zaman makinem olmuyordu ki? Abime o zaman yemeğe geleceğimi söyleyebilir ve daha sonrasında gitmeyip bir yalan uydurabilirdim ama ben zor yolu tercih etmeye bayılıyor olmalıydım. Summer ile konuşmak iyi olacaktı en azından. Evinin önüne gittiğimde hala taksiyi beklediğini görmüştüm. Bu kızın henüz arabası olup olmadığını bile bilmiyordum. Birde arkadaşım olacaktı. Önünde durup camı araladım ve "Binmek istersen çekinme," dedim dalga geçer bir biçimde.
En son Clark Davin tarafından Cuma Eyl. 14, 2012 3:31 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Annabel Kydd NYADA | TİYATRO | II. SINIF
Rp Yaşı : 19 Lakap : Anna. Mesaj Sayısı : 94
| Konu: Geri: Sakin saatler Perş. Eyl. 13, 2012 9:03 am | |
| Annemin aşırı ilgili tavırlarından kurtulmayı ve Clark ile biraz vakit geçirebilmeyi dört gözle bekliyordum. En azından bu evden kurtulmak bile bana huzur veriyordu. Üzerime "I love Aliens" yazan tişörtümü geçirdikten sonra içinde çizim defterim, cüzdanım ve telefonumun bulunduğu uzun, eski püskü çantamı boynuma astım ve hızla evin çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladım. Çok zengin olmamıza rağmen asla kendime yeni bir şeyler almıyordum, yeni dans ayakkabıları ve çizim defterleri dışında tabii. Ama onlar birnevi ihtiyaç gibiydiler. Jeffries Malikanesi'ni terk edip, NY sokaklarında adımımı attığım andan itibaret üstümdeki o boğulma hissinden kurtulmuş olduğumu fark etmiştim. Ailem beni boğuyordu, evim beni boğuyordu. Kaldırımlarda yürümeye devam ettiğim sırada yanımdan geçmekte olan bir arabadan tanıdık bir ses duydum. "Binmek istersen çekinme," dedi genç bir çocuk. Başımı sürücü koltuğunda oturmakta olan çocuğa çevirdim ve bir anda istemsiz olarak bir kahkaha attım. Clark'ın beni almaya gelmiş olması gerçekten çok hoştu, ancak ben onların evine gideceğimi sanıyordum ve bir anda onu yanımda görmek gerçekten şaşırmama neden olmuştu. Bunun üstünde fazla durmamaya karar vererek arabaya bindim ve Clark'a sarıldım. Bu kadarını yapmış olmam bile bir mucizeydi, genellikle buzlar kraliçesi olarak bilinirdim ve birine sarıldığım zor görülürdü. "Aman Tanrım, gerçekten çok değişmişsin. Ne zamandır görüşmüyoruz? Bir yıl? İki yıl?" Hafifçe gülümseyerek düşünceli bir şekilde arabayı sürmekte olan Clark'a baktım. Hadi ama, ben ona gülerüzlü ve iyi davranmak için tüm gücümü kullanıyordum, oysa beni dinlemiyordu bile! Derin bir nefes aldım ve az öncekinden biraz daha ciddi bir sesle "Bir sorun var," dedim. "Sakın inkar etme, bir sorun var ve hemen şimdi anlatıyorsun." | |
|
Clark Davin COLUMBİA | TIP | I. SINIF
Rp Yaşı : 19 Mesaj Sayısı : 407
| Konu: Geri: Sakin saatler Cuma Eyl. 14, 2012 3:29 pm | |
| Summer ben olduğumu anladığında birden kahkaha atmıştı. Aynı zamanda şaşkın görünüyordu. Onu görmeyeli uzun süre olmuştu herhalde. Neden gelip onu aldığımı merak ediyor olmalıydı. Haklıydı da. Arabaya binip, bana hemen sarılmıştı. İyi ki bu tür huylarını bildiğim için o biner binmez gaza basmak gibi bir aptallık yapmamıştım yoksa ikimiz de bir yerlere çarpacaktık. Aslında sarılmazdı kesinlikle böyle huyları yoktu. Sadece uzun süre görüşmediğimiz de soğukluk ya da buzluk kraliçesi artık kendine ne diyorsa bu hale dönüşmeyi başarabiliyordu. "Aman Tanrım, gerçekten çok değişmişsin. Ne zamandır görüşmüyoruz? Bir yıl? İki yıl?" Sonuç olarak ergenlik gerçekleşmişti. Bir yıl üç ay yedi falan olmuştu. Ama kim sayıyordu ki? Bunları sesli söylediğimi zannediyordum oysa sadece düşünüyordum ve dışarıdan bakıldığında biraz soğuk görünüyor olduğumu fark ettim. Ona bu şekilde davranmak istemiyordum ama olanlar ve olacak olanlar sinirimi bozmaya yetiyorlardı. "Bir sorun var," dedi. Bunu anlayabilecek arkadaşlarımın olması çok iyiydi. Ben de bu yönden şanslıydım en azından. İnkar etmem için zaman bile vermeden tekrar konuştu. "Sakın inkar etme, bir sorun var ve hemen şimdi anlatıyorsun." Başımın iyice çatlayacağı belliydi. Yine de fazla hızlı sürmeme rağmen ayağımı gazdan biraz çekmiştim. "Topuklu giymiş cehennem mi? Baba imajında ki abi mi? İkisi de bayağı dertli şeyler. Topuklular kim tahmin et bakalım hoşlanma aşka dönüştü. Senin sorunlarını da konuşabiliriz bunları boş verip tabii." Gerçekten kendim hariç her şey hakkında konuşmak isterdim özellikle onunla ilgili olanlar. Şu an ne kadar belli etmesem de onu çok özlemiştim. Ve hemen kendi sorunlarımdan başlamak istemiyordum. | |
|
Annabel Kydd NYADA | TİYATRO | II. SINIF
Rp Yaşı : 19 Lakap : Anna. Mesaj Sayısı : 94
| Konu: Geri: Sakin saatler C.tesi Eyl. 15, 2012 2:56 pm | |
| "Topuklu giymiş cehennem mi? Baba imajında ki abi mi? İkisi de bayağı dertli şeyler. Topuklular kim tahmin et bakalım hoşlanma aşka dönüştü. Senin sorunlarını da konuşabiliriz bunları boş verip tabii." Kaşlarımı çattım ve Clark'ın ilk söylemiş olduğu cümleden hiçbir şey anlamamış olduğumu fark ettim. Derin bir nefes aldım ve başımı omzuna yasladıktan sonra birkaç dakika yolu seyrettim. Edgard bana karşı hep nazik olmuştu, ancak aynı tutumu Clark'a sergilemediğini biliyordum. En azından Clark'ın anlattığı kadarıyla. Ancak bir yandan da Edgard'ın bunu Clark'ın iyiliği için yaptığını da biliyordum, bu yüzden bu konu hakkında bir yorum yapamazdım. Ancak topuklu ayakkabı giymiş olan o cehennem hakkında en ince detaylarına kadar bilge edinmek istiyordum doğrusu. "Benim ne zaman sorunum oldu ki, Clark?" dedim. Ardından hafifçe güldüm. "Her zamanki gibi dünyadan nefret ediyorum ve uzaylıların gelip beni kaçırmalarını bekliyorum işte. Şu topuklu ayakkabı giymiş cehennem konusuna gelirsek, sanırım biraz daha açıklayıcı olman gerekiyor." Söylediğimin ardından Clark'ın omzundan başımı kaldırdım ve gergin bir ifadeyle arabayı sürmekte olan arkadaşıma baktım. Zor günler geçirdiği belli oluyordu ve ben daha öncesinde onun yanında olmadığım için kendimi gerçekten çok kötü hissediyordum. | |
|
Clark Davin COLUMBİA | TIP | I. SINIF
Rp Yaşı : 19 Mesaj Sayısı : 407
| Konu: Geri: Sakin saatler C.tesi Eyl. 15, 2012 4:54 pm | |
| Başını omzuma yasladığını fark etmiştim. Yolu izliyor gibi görünüyordu. Arkadaşım olmasa şu anın romantik bir an olduğunu bile söyleyebilirdim. Yani en iğrenç anlardan biri olurdu. Ama tanrıya bin şükür ki değildi. "Benim ne zaman sorunum oldu ki, Clark?" dedi. Omzumdaki garip hareketlilikten gülmeye başlamış olduğunu anlamıştım. "Her zamanki gibi dünyadan nefret ediyorum ve uzaylıların gelip beni kaçırmalarını bekliyorum işte. Şu topuklu ayakkabı giymiş cehennem konusuna gelirsek, sanırım biraz daha açıklayıcı olman gerekiyor." Uzaylılar iyi bir seçimdi. Ama kimsenin seni tanımadığı baştan başlayabileceğin ve aynı hataları yapmayacağın bir paralel evrene gitmek asıl harika olanı bu olurdu. Saçma şeyler hayal ettiğimizi düşünüyordum. Sonrasında başını artık omzumda tutmaktan vazgeçip başını kaldırmıştı. Ben ise hala gergin göründüğümü biliyordum. Biraz kendimi toplamam gerektiğini düşündüm ama yapamıyordum. Yine de sakin bir sesle. "İki kelime Cher Burke." Adını söylemek bile gülümsemem için yetmişti. Biri beni durdurmayı denemeliydi. Aslında herkes deniyordu ama hiç biri başaramıyordu. "Görüşmeyeli bazı şeyler oldu. Aslında anlatamayacağım çok önemli bir olay oldu geçen yıl. Ama ondan sonra da aynısı. Ben ona aşığım ve o beni görmezden geliyor. Böyle duygusuz olmaya çalışarak ne elde ediyorsunuz ki? Senin en azından yeri gelince duygulu ve iyi davrandığını biliyorum en azından bana karşı. Ama o beni yok sayıyor her dakika yanında olmama rağmen. Yine de beni kabullenemiyor. En azından bir insan bu kadar yakın olduğu kişiden hoşlanır. Özellikle o kişi ona çok değer veriyorsa." Hayranlık, öfke ve sitemin bir arada olduğu bu cümleler bir nebze rahatlamamı sağlamıştı. Başka ne anlatabilirdim bilmiyordum. Zaten anlatacak sadece birlikte olduğumuz kalmıştı. Ve onu anlatamazdım. "Umarım küçük bir dert olarak görmezsin. Çünkü buradan baktığında çok önemli bir dert." | |
|