Tanışma.

O gün babamla tartışmıştım. Sinirlerim çok bozukdu. Sıkıntıdan patlıyordum. Gidip kafamı dağıtmam gerekiyordu. Hemen arabama atlayıp bir bar aramaya başladım. Sonunda buldum. İçeri girdim. Fazla kimse yoktu içerde. Barmenin önündeki masaya oturup bir viski istedim. Viskiyi verdi. Elinden alır almaz bir dikişte içtim. İkincisini istedim. Onu da bir dikişde içtim. Arkamdan biri yaklaşıp yanıma oturdu. Dönüp bakmadım bile bardağımı uzatıp ikincisini istedim. Ama merak edip döndüm ve kendisine baktım. Kafamı merhaba der şeklinde salladım. Kız da bana aynı şekilde gülümsyerek merhaba dercesine kafasını salladı. Galiba dikkatini çekmiştim. Bu kadar viskiyi ardı ardına içiyordum. Acil her şeyi unutmam gerekiyordu.

:::

Garson bardağımı yenileyip uzattı. Bardağı aldıktan hemen sonra yanımdaki kız "Aynısından alabilirmiyim, lütfen?" dedi. Harika bir sesi vardı. Ve çok da güzeldi. Bir türlü cesaretimi topluyamadım. Ama kız ben den önce davranıp "Merhaba," dedi. Bu inanılmazdı ben cesaret edemezken kız ben den önce davranıp söylemişti. Kızı sanki biraz bekletmiştim. Kendime gelir şekilde "Merhaba" dedim ve gülümsedim. Sanki hoşlanmaya başlamıştım. Ama bu olmamalıydı. Ama belki de olabilirdi. "Eee güzel bayan adınızı öğrenebilir miyim?" dedim kendimden emin olmayarak. Ama ne olursa olsun söyledim ve içim rahatlattı. Belki de viskinin sayesine bu kadar rahat konuşuyordum. Bu viskiye bayılıyordum. Kendine bir öz güven getiriyordu. Hem de 4 bardaktan sonra kızın cevap vermesini beklerken garsona dönerek "Bardağımı yeniler misin?" dedim. Elimden bardağı alıp doldurdu ve yeniden uzattı. Bardağı aldığım gibi bir dikiş de kafama diktim. Yanımda ki güzel bayan bana baktı.

Öhömm::

Yanımdaki kız ayağı kalkıp Asker selamı verdikten sonra, tiyatrocuların selamını -hani ellerini birleştirip öne eğilirler ya- denedi. "Adım, Eloiné Hyuna Heavén. İnsanlar cennetten geldiğime inanırlar. Şımarık değilim, bayım. Sadece egoistim," dedim ve yerime oturdu. Viskisinden bir yudum alarak "Peki ya, siz?" dedi. Yaptıkları beni ona daha çok yaklaştırıyordu. Babamla kavga ettikten sonra henüz gülmemiştim. Belli bir süre Eloiné' ye güldükten sonra "Ehem. Ben Austen Harrington. Pek öyle şımarık değilimdir. Ama belkide olabilirim." dedikten snra Eloiné hoşuna gidermeişçesine güldü. " Hayır gerçekten. Müzik besteler, gitar çalar, şarkı söylerim." dedim. Bu işleri yapmaktan çok hoşlanıyordum. Beni bir ayrı hissettiriyordu. Eloiné'ye dönüp "Peki sen neler yapmaktan hoşlanırsın." dedim. Nelerden hoşlanır çok merak ediyorumdum. Böyle muhteşem gözüken bir kız neyden hoşlanabilirdi acaba.

Dudaklarını büzdü ve düşünmeye başladı. "Dans, müzik, eğlence, karaoke, er--" Yutkundu. Neden sözün devamını getirmedi ki. Çok merak ediyordum. "Ben keman çalarım, şarkı söylerim. Benziyoruz yani," dedi. Gülümseyerek "Hm.. Peki, kaç yaşındasın?" dedi. Ne güzel ikimizde aynı şeylerle uğraşıyordu. Bardağımda viski kalmamıştı. Ama ben hala sarhoş olamamıştım. Garsona dönerek "Sen bana bu sefer votka ver." dedim. Bardağımı yenileyip içine votka doldurup uzattı. Bardağı alıp kafama diktim. Aniden içtiğim için yüzüm eşkimişti. Eloiné şaşırmış gibi bakıyordu bu duruma ama olsun bugün normal bir gün değildi. Böyle olması gerekiyordu. "18 yaşındayım" dedim ve gülümsedim. Gülümsemeye devam ederken "Kızların yaşı pek sorulmaz ama sen kaç yaşındasın?" dedim. Of harika bir kızdı çok güzeldi. O saçları beni alıp götürmüştü.