O sabah Paris'den New York'a yeni dönmüştüm. Bir taxi durdurduktan sonra aracın kapısını açtım ve o rahatsız edici koltuğa oturdum. Adama "Harrington Şirketine gidicem" dedim. İnanamıyordum babam arabamı havaalanından aldırmıştı. Ben de bu yüzden bu rahatsız edici koltuklara kalmıştım. Hem yavaşdı hem de çok rahatsız ediciydi. Bu da benim sinirlerimi bozmaya yardımcı olmuştu. Gözlerim kıpkırmızıydı. Dikiz aynasından görebiliyordum. Taxi şoförü sanki bilerek her ışıkta durmaya çalışıyordu. Sonunda varabilmiştik. Sonunda ulaşmıştım. Taxi şoförüne parayı uzattıp taxiden indim valimi bağajdan veren taxi şoförü tekrar sürücü koltuğuna binip gitmişti. Valizimi sürükleme gerek yoktu bile kapı güvenliklerden biri valizimi alıp odama çıkarmıştı. Ben ise odama geçmeden babamın yanına uğramam gerekiyordu. Babamın odasının kapısına geldiğimde kapıyı tıklattıp içeri girdim. "Selam baba. Nasılsın?" dediğimde gözlerini sinirli bir şekilde çevirip bana bakmıştı.