Sıradan(!) bir gün

LINCOLN IV. SINIF Mesaj Sayısı : 286

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ve [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] ve [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

LINCOLN IV. SINIF Mesaj Sayısı : 286

Jos:

BK Alarmı! Hemen bir taksiye atla.
Mesajı okurken sırıttım. Eloiné'nin fiziğine bakınca kim böyle bir fastfood delisi olduğunu tahmin edebilirdi ki? Daha dün Roselle ile Barney's'den aldığım bluzla desenli pantolonumu ve sevgili Pileygörlümün hediyesi, baktığınızda gerçek altın olduğunu rahatça anlayabileceğiniz bileklikleri taktım. Bu kadar! Bir çaba harcamadan güzel görünen gençler kervanında olduğum için şanslıydım.
New York'ta taksi bulmak ne kadar zor olsada kısa bir telefondan sonra arka koltukta 5 dakikalık yolculuğuma çıkmıştım. "Beni beklemeseydin," dedim kıkırdayarak. İçeriye girdiğim an parlak kızıl saçlarından tanıdığım, menülere dikkatle bakan arkadaşım arkasından sessizce yaklaştığım için irkilmişti.

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Çarş. Eyl. 12, 2012 5:28 am

Ell. ♥:

'BK Alarmı! Hemen bir taksiye atla.'

"Menünü alabilirmiyim?"

"Evet!"

"Tanrı aşkına, Jos!"

"Seni çok özledim, adamım!"

LINCOLN IV. SINIF Mesaj Sayısı : 286

"Tanrı aşkına, Jos!" El beni boğmak ister gibi sarılırken ben de ona sarıldım ve kıkırdadım. "Seni çok özledim, adamım!" Geriye çekilirken kaşlarımı kaldırdım. "Partiden partiye görüşmüyor olsak özlemezdin! Daha sık BK alarmı vermelisin. Ya da SB." Göz kırpıp karşısına oturdum. Bu sırada Eloiné'e hayran bakışlar atan çocuğu farketmiştim. Arkadaşımın kulağına eğilirerek "Çok hızlısın kızım." diye fısıldadım. İkimiz de yaramazlık yapan küçük çocukların yüz ifadesini taşıyorduk şu an. Kendim için tamı tamına iki cheeseburger, iki patates ve bir büyük boy diyet kola söyledikten sonra kolanın diyet olmasının manasını çözmeye çalıştım. Neyse, en azından düzenli spor beni kat kat yağdan kurtarıyordu. "Cher'in Brooklyn'de görüldüğünü duydun mu?" Masanın üzerine koyduğum D&G çantamdan telefonumu çıkarıp Mitchie'den gelen mesajı Eloiné'nin burnunu dibine soktum. "Kraliçe olduğunu iddia ediyor ama Brooklyn'de takılıyor. Tuhaf." Önüme gelen tepsiden iki patatesi alıp ağzıma tıktım.

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Çarş. Eyl. 12, 2012 5:49 am

"Partiden partiye görüşmüyor olsak özlemezdin! Daha sık BK alarmı vermelisin. Ya da SB,"

'Haklısın,'

"Çok hızlısın kızım,"

"Cher'in Brooklyn'de görüldüğünü duydun mu?"

"Kraliçe olduğunu iddia ediyor ama Brooklyn'de takılıyor. Tuhaf."

"Merhaba, bücür! Ben, dünyadaki en meşhur kraliçeyim!"

"Büyük olaylar geliyor desene. Bu kız, bir şeylerle uğraşıyor, tatlım. Demedi deme!"

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Çarş. Eyl. 12, 2012 6:14 am

Evin içinde olmak çok sıkıcı geliyordu. Özellikle abimden tekrar şirketi yönetmeyi öğrenmem gerektiğini duyduğumda. O yerde çalışmak istemediğimi bildiği halde beni zorluyordu. Tehditleri ne kadar kötü gözükse de dediklerini yapamayacağını biliyordum. Sonuçta anne ve babasından kalan tek şeyler kardeşi ve şirketti. Kafamı dağıtmak için dışarı çıkmaya karar vermiştim. Üzerime siyah gömleğim ve mavi kotumu giydim. Bir neden olmadan öylece dolaşmak iyi geliyordu. Garajdan en yeni olan siyah arabayı aldım. Gerçekten çok iyi gözüküyordu araba içinde yaşanabilecek kadar rahattı. Manhattan sokaklarında dolaşmaya başladım. Evden çıkmadan önce yemek yemediğimi unutmuştum. Bu yüzden en yakında bulabildiğim fast food dükkanı olan Burger King'e gittim. İçeriye girince boş bir masa buldum. Tam sandalyeyi çekip oturacağım sıra bir ses duydum yabancı gelmiyordu. "Merhaba, bücür! Ben, dünyadaki en meşhur kraliçeyim!" Arkamı dönüp o sesin geldiği masaya baktım. İki masa arkasıydı ve masada oturan iki kişide kesinlikle tanıdıktı. Sandalyeyi yerine koyup yanlarına giderken kızdan yine konuşmaya başladı. "Büyük olaylar geliyor desene. Bu kız, bir şeylerle uğraşıyor, tatlım. Demedi deme!" Ne demek istediğini anlamak çok zor değildi. İkisinin önündeki sandalyeyi çekip yanlarına oturdum. "Selam Joselle ve Eloiné." Taklidi duyup duymadığımı merak etmiş olmalılardı sonuçta herkes Cher'e karşı ne hissettiğimi biliyordu. "Taklidin başarılı olabilecek kadar iyi Eloiné ama onun taklidini iyi yapabilmek istiyorsan daha çok çalışmalısın." Joselle'in tepsisindeki patateslerden birini alıp ağzıma attım. "Nasılsınız kızlar?"

LINCOLN IV. SINIF Mesaj Sayısı : 286

"Merhaba, bücür! Ben, dünyadaki en meşhur kraliçeyim!" Kahkahalara boğulan yalnızca ben değildim. İkimizin de ağzındaki patatesler karşı masadan El'i hayranlıkla izleyen çocuğun saçlarına karışmadan önce zor durabildik. "Büyük olaylar geliyor desene. Bu kız, bir şeylerle uğraşıyor, tatlım. Demedi deme!" Bununla ilgili bir teori yürütecekken tanıdık sesle arkamıza döndük. "Selam Joselle ve Eloiné." Hiç bir soru sormadan, St. Jude'sluların bu tarz özgüveni beni bitiriyordu, bir sandalye çekti. "Taklidin başarılı olabilecek kadar iyi Eloiné ama onun taklidini iyi yapabilmek istiyorsan daha çok çalışmalısın." Herkes Clark'ın Cher'e duyduğu hayranlığı çok iyi biliyordu. Gerçekten, herkes. Eloiné'nin taklidini duyduğunda bize dava açmamış olması mucizeydi yani. Sırıtarak tepsimdeki patatesleri yemesini izledim. Tüm Constance Billard'ın hayran olduğu Edgard Davin'in kardeşi olması bir yana, zaten yakışıklı bir çocuktu. "Nasılsınız kızlar?" Başımı yana eğerek gülümsedim. "Çok iyiyiz. Peki ya sen? Cher'in dibinde değilken mutsuz hissediyor olmalısın." Kıs kıs gülüyordum şimdi. Amacım onu kırmak değil, Cher'i aşağılamaktı aslında. Gerçi onun gibi bir cadolozu sevmemesi gerektiğini anlamalıydı.

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Çarş. Eyl. 12, 2012 6:40 am

"Selam Joselle ve Eloiné."

"Taklidin başarılı olabilecek kadar iyi Eloiné ama onun taklidini iyi yapabilmek istiyorsan daha çok çalışmalısın,"

"Nasılsınız kızlar?"

"Çok iyiyiz. Peki ya sen? Cher'in dibinde değilken mutsuz hissediyor olmalısın,"

"Gördüğün gibi, Clark. Eğleniyoruz, ne kadar hoş değil mi?"

"Bizimle biraz takılmanı öneririm. Ne de olsa, hayat senin için çok zordur!"

"Ee, ne yapıyoruz, az sonra?"

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Çarş. Eyl. 12, 2012 7:11 am

Eloiné' nasılsınız diye sorunca gülmeye başlamıştı. Onun için bu tuhaf bir şey değildi. O yüzden fazla dikkate almadım. "Çok iyiyiz. Peki ya sen? Cher'in dibinde değilken mutsuz hissediyor olmalısın," dedi şirin bir biçimde. Laf sokmayı çok iyi başarıyordu. Aslında doğru bir noktaya da değinmişti. Onun yanında olmadığımda içimde bir boşluk oluyordu. Kimse onun içinde bir iyilik olabileceğini görmüyordu. Kendisi bile. Ama ben bunu görebiliyor ve inanıyordum. O iyiliği de ortaya çıkarmayı başaracaktım. Tam konuşacağım sıra Eloiné konuşmaya başladı. "Gördüğün gibi, Clark. Eğleniyoruz, ne kadar hoş değil mi?" Ya gerçekten hoş sevdiğim kız hakkında dalga geçerek eğleniyorlardı. Arkama doğru eğilip bir şey yaptı. Ne yaptığını görememiş olsam bile bir erkekle flört ettiğini anlamak zor değildi. Sevimli bir şekilde yüzüme bakmıştı. Tanrım ne kadar korkutucu bir hareket. Üzerine haç falan tutmam gerekliydi. "Bizimle biraz takılmanı öneririm. Ne de olsa, hayat senin için çok zordur!" Takılmak iyi olabilirdi. Ama hayat benim için zor falan değildi. Her şeye sahiptim. Cher hariç. Ona da yakında kavuşmak gibi hayallerim var sonuçta. Tam tekrar konuşmaya çalıştığım sırada sözümü kestiler. Kızlar söz kesmeye çok mu bayılıyordu da konuşmama izin vermediler. "Ee, ne yapıyoruz, az sonra?" Ben daha yeni gelmiştim. Onların planlarına dahil olmayı seçerdim sadece. Tekrar konuşmamın kesilmeyeceğinden emin olunca bu sefer ben ikisine sevimli bir şekilde gülümsemiştim. "İçinde az önce yaptığın gibi bir ya da bir kaç erkeğe asılmak gibi iğrenç bir şey olmadığı sürece bana her şey uyar." Şimdi ki gülüşüm ise daha çok alaycıydı. Onu sinir ettiğimi pek sanmıyordum ama böyle düşünmek bile iyi hissettiriyordu. "Bende araba var. Buradaki işimiz bittiğinde sizin isteğinize uyabilirim." Daha menüye bakamamış olmak bile çok kötüydü ki önümde yemek yemeleri en iğrenç olanıydı zaten.

LINCOLN IV. SINIF Mesaj Sayısı : 286

"Gördüğün gibi, Clark. Eğleniyoruz, ne kadar hoş değil mi?" El hala gözlerini ondan alamayan çocuğa göz kırpınca sırıttım. "Bizimle biraz takılmanı öneririm. Ne de olsa, hayat senin için çok zordur!" Clark'ın hafifçe değişen yüz ifadesi üzerine Cher'e olan ilgisiyle dalga geçmek yerine konuyu değiştirmek istedim. El aklımı okumuş gibiydi. "Ee, ne yapıyoruz, az sonra?" Clark'ın ifadesi bu kez aniden değişti. Az önce ikimizin takındığı sevimli gülümseme şimdi onun yüzündeydi. Ah, dikkat, iğneleyici bir şeyler geliyor! "İçinde az önce yaptığın gibi bir ya da bir kaç erkeğe asılmak gibi iğrenç bir şey olmadığı sürece bana her şey uyar." Maskesini bir yana bırakıp alayla güldü. "Bende araba var. Buradaki işimiz bittiğinde sizin isteğinize uyabilirim." Sandalyemi geriye itip telefonumu çantama attım. "Bizimle ters düşmeyip kibar olman çok iyi Clark. Senin için yani." Joselle Pierce laf sokmasa rahat eder miydi? Hayır! "Ve karşı cinse asılmanın iğrenç olduğuna inanıyorsan şöyle bir kendine bak. Herkes Cher'in peşinde nasıl koştuğunu konuşuyor." Sandalyemden kalktım. Yeterince patates yemiştim, cheeseburgerlerimde aklım kalsada El'in de başka bir yere gitmeyi tercih edeceğini biliyordum.

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Çarş. Eyl. 12, 2012 8:05 am

"İçinde az önce yaptığın gibi bir ya da bir kaç erkeğe asılmak gibi iğrenç bir şey olmadığı sürece bana her şey uyar,"

"Bende araba var. Buradaki işimiz bittiğinde sizin isteğinize uyabilirim,"

"Bizimle ters düşmeyip kibar olman çok iyi Clark. Senin için yani,"

"Ve karşı cinse asılmanın iğrenç olduğuna inanıyorsan şöyle bir kendine bak. Herkes Cher'in peşinde nasıl koştuğunu konuşuyor."

'Call Me,'

"Ee, millet! Nereye gidiyoruz?"

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Çarş. Eyl. 12, 2012 8:36 am

"Bizimle ters düşmeyip kibar olman çok iyi Clark. Senin için yani," Acaba onlara ters düşsem ne yapabileceklerdi? Sadece yanımdan ayrılıp gidebilirlerdi ve bu beni etkilemezdi. Laflarının bitmediğini anlamıştım. Tekrar laf sokacaktı ve bunu başaracağını hissediyordum. "Ve karşı cinse asılmanın iğrenç olduğuna inanıyorsan şöyle bir kendine bak. Herkes Cher'in peşinde nasıl koştuğunu konuşuyor." O kadar kötü bir laf sokma değildi aslında. Ben en azından tek bir kızın peşindeydim ve bu kişi aşık olduğum kızdı. Diğerleri hakkında nasıl düşünürse düşünsün. Joselle ayağa kalkmıştı. O kalktıkta sonra bende ayağa kalktım. Eloiné ise peçeteye bir şey yazıyordu. Bu %70 numarasıydı. Çocuğu etkilemeyi gerçekten istiyor olmalı. Peçeteyi çocuğa verdi sonunda. Çocuğun ne kadar sevindiğini düşünebiliyordum. Ne kadar pek iyi anlaşmasakta yanımdaki iki kızın da ne kadar güzel olduğunu biliyordum. Sadece beni etkilemiyorlardı o kadar. "Ee, millet! Nereye gidiyoruz?" Benim için şu an buradan ayrılmak yeterdi sadece. Onların tepsilerindeki patateslerden bir kaç tane yemiştim o kadar. "Buna şu an karar vermek zorunda değiliz. Şimdilik arabaya gitmemiz yeterli olacaktır." Bana katılıp katılmadıkları pek umurumda olmadan arabaya doğru yürümeye başladım. Otoparktan çıktığımızda ana yola çıkmadan soruyu bu sefer ben sordum. "Pekala şimdi cevap vermek zorundasınız çünkü ona göre gideceğim. Nereye gitmek istiyorsunuz?"

LINCOLN IV. SINIF Mesaj Sayısı : 286

"Ee, millet! Nereye gidiyoruz?" Eloiné'nin biz kalktıktan sonra masaya kapaklanması dikkatimden kaçmamıştı. Ağzı uzun süredir aralık durduğu için kenarından salyalarının akacağından şüphelendiğim çocuk, en yakın arkadaşımdan peçeteyi alırken sanki bir külçe altın kazanmış gibi sırıtıyordu. "Buna şu an karar vermek zorunda değiliz. Şimdilik arabaya gitmemiz yeterli olacaktır." Gözlerimi devirdim ve Eloiné ile bakıştık. Aynı şeyi düşündüğümüzden emindim. Clark, kendinden büyük bir kızın peşinde koştuğu ve kızın onu sallamadığı bilinirken nasıl bu kadar kendini beğenmiş davranabiliyordu ki? Ona biri haddini bildirmeliydi; belki ben değil ya da şimdi değil. Ana yola çıkana kadar telefonumda twitterımı yenileyip durdum. "Pekala şimdi cevap vermek zorundasınız çünkü ona göre gideceğim. Nereye gitmek istiyorsunuz?" Eloiné ile bir kez daha bakıştık. İkimiz de sırıtıyorduk. Clark biraz gevşese nasıl olurdu? "İçki olan herhangi bir yere. Bir dakika, sakın Brooklyn'de olmasın." Pis pis gülerek arkama yaslandım. Herhalde bildiği iyi mekanlar vardır. Yoksa nasıl St. Jude's'a uyum sağlasın.

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Perş. Eyl. 13, 2012 9:45 am

"Buna şu an karar vermek zorunda değiliz. Şimdilik arabaya gitmemiz yeterli olacaktır."

"Pekala şimdi cevap vermek zorundasınız çünkü ona göre gideceğim. Nereye gitmek istiyorsunuz?"

"İçki olan herhangi bir yere. Bir dakika, sakın Brooklyn'de olmasın."

"Olabilir aslında,"

"Dövme yaptırmaya, ne dersiniz gençler?"

"Ya da kendini genç hissedenler,"

Konu: Geri: Sıradan(!) bir gün Cuma Eyl. 14, 2012 8:37 am

Bu ikisi beni öldürüyordu. Gülmemeye çalışmak onlar için çok zor olmalıydı. Bu hallerinde bile neden yanlarında durduğumu anlamak kolay değildi. İkisini de arabadan atmak daha kolay bir seçenekti. Umurumda bile olmazlardı. "İçki olan herhangi bir yere. Bir dakika, sakın Brooklyn'de olmasın." Joselle'i burada harcıyorlardı gerçekten. Bir sirke falan yazılsaydı ya. Bunların tek sebebinin de bir kız yüzünden olması en garip geleniydi. Konuşmamayı tercih etmiştim. Benim yerime konuşan kişi sözde mahcup sesiyle Eloiné'di. "Olabilir aslında," dedi. Sözlerinin ardından parmağını şıklattı. Bana laf eden gülen insanlara bakın. Ne gerek vardı ki buna. "Dövme yaptırmaya, ne dersiniz gençler?" Bağırmasına hiç gerek yoktu arabada. "Ya da kendini genç hissedenler," Bu lafında da bir laf sokma vardı ama pek anlayamamıştım. Sadece beni süzdüğünü fark edebilmiştim. İçimdeki siniri başka bir şeye vurmak istiyordum ama başka vurulabilecek yoktu. Yine de normal bir yüz ifadesiyle... Daha çok alaycı bir şekilde "Madem isteğiniz bu o zaman, bende isteğinizi yapıp götüreyim," dedim. Daha onlar konuşamadan gaza tamamen bastım ve daha önce gittiğim dövmeciye doğru sürmeye başladım. Bir daha dövme yaptırmayacağımı söylemiş olabilirim ama onların da eline başka bir zevk vermek istemiyordum. Sonra tekrar sildirtebilirdim. On dakika sonra varmış olacaktık o yere.

» Avukatla sıradan bir gün.