Ama o kapı neden orada!!!

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]&[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

&Cher
&Isabella

Bir kaç dakikadır piyanonun üzerinde oturmuş cep telefonumla uğraşıyordum. Lanet telefon, homurdandım. Kapı hafifçe aralandığında Scott gülümseyerekiçeri girdi. Gülümsedim, geçen müzikalde -Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda- beraberdik. Gülümsedim ve hafifçe el salladım. "Naber Kraliçe?"dedi güneyli aksanıyla. Okuldaki çoğu kişi gibi bana 'Kraliçe' diyordu. Gülümsedim ve piyanodan aşağı indim. Sonrasında telefonu hafifçe ona doğru salladım. "Bu lanet olası şey takıldı."dedim ve homurdandım. Scott ise başını hafifçe eğmiş kirpiklerinin arasından bana bakıyordu. Gülümsedim. Elini bana doğru uzattı ve telefonu elimden aldı. "Bunu ben halledebilirim."dedi ve telefonun ayarlar kısmını kurcalamaya başladı, bende deri ceketimi düzelttim ve kırmızı rujumun dudaklarıma iyice yayılması için dudaklarımı birbirine sürttüm. Scott telefonu bana uzatırken gülümsedim. "Teşekkürler Scotty."dedim ve telefonu elime aldım. Telefonu düzeltmiş ve numarasını rehbere kaydetmişti. Hafifçe gülümsedim ve telefonu cebime attım. "Demek seni aramamı istiyorsun ha? Freshman'lerle takılmazdın oysaki." dedim ve elimi göğsüne koydum. Gülümsedi ve elini belime koydu. Seninde çok normal bir Freshman olduğun söylenemez oysaki." dediğinde gülümsedim. Tam dudaklarıma doğru eğilirken yüksek bir sesle kapı açıldı.

Hızlı bir şekilde geri çekildim. Kapıdan bana pis pis sırıtan Iss'i görünce homurdandım. "Ama o kapı neden orda! "dedim ve ellerimi belime koydum. Scotty ise çoktan diğer kapıdan sıvışmıştı bile.

Basıldık!:

Kafeinsiz kahvesinden büyük bir yudum daha aldıktan sonra, güne tamamiyle hazır olduğunu hissediyordu Iz. Ipod'unda çalmakta olan şarkıyı durdurdu, kulaklıklarını kulaklarından çıkardı ve çantasına attı. Ardından okulun koridorlarında yüzünde her zamanki ışıldayan gülümsemesi ile yürümeye devam etti. Son sınıf ve okulun en yetenekli öğrencilerinden biri olmanın verdiği özgüven gözlerinden kolayca okunuyordu. Müzik odasına doğru giderken, bugün ses çalışması yapacağı için seviniyordu. Ne de olsa bu okula sesi ile girmişti ve başarıyı da sesiyle yakalamıştı. Seneye bir daha burada, bu koridorlarda öğrenci olarak gezemeyeceğini bilmek her ne kadar genç kızı üzse de, bir yandan da seviniyordu. Müzik odasının önüne geldiğinde, içeriden gelen konuşma seslerini duyduğunda yüzü asıldı Iz'in. Cher yine biriyle bir şeyler çeviriyordu. Çocuğun sesi son derece tanıdık geliyordu, ikinci sınıflardan Scott olabilir miydi? Evet, belki. Isabella aralarında geçen sıkıcı konuşmaya daha fazla dayanamayacağını anladığında kapıyı ittirdi ve yüzünde pis ve ukala bir sırıtışla Cher ve Scott'a baktı. Ah, artık sanatın konuştuğu yerlerde bile iş mi pişiriyordu bu kız? "Ama o kapı neden orda! " Cher'in bu sözleri üzerine iç çekti genç kız. Isabella'yı görür görmez ortadan kaybolan Scott'ın haline gülmeden edemeyerek piyanoya doğru yürüdü Isabella. Cher ise son derece şaşkın ve bir o kadar da morali bozulmuş görünüyordu. "Amma esaslı çocukmuş doğrusu," dedi iğneleyici sesiyle Isabella. "Ne zamandır beni görür görmez ortadan kaybolan eziklerle takılıyorsun, Cher? Ayrıca heey, burası benim sanatımı konuşturduğum yer. Biraz saygı?" Isabella bunları söyledikten sonra yüzündeki ciddi ifadeyle piyanonun başına oturdu. Söylediklerinde ciddi olsa da, bunu ukala bir şekilde söylemeye sonsuza dek devam etmeyecekti elbette, Iz sadece harika oyunculuğunu konuşturuyordu. Ayrıca, Cher'i severdi. İlk geldiği günlerde ona destek olan sayılı son sınıf öğrencilerindendi.

Iss'in yüzündeki ifadeden saniyede rolüne bürünmüş tanrıça olduğunu fark etmiştim ama hiç istifimi bozmadım. "Amma esaslı çocukmuş doğrusu," dediğinde sesindeki alaycı ton yüzünden yüzümü buruşturdum. Büyük gözlerindeki alaycı bakış beni öldürüyordu. . "Ne zamandır beni görür görmez ortadan kaybolan eziklerle takılıyorsun, Cher? Ayrıca heey, burası benim sanatımı konuşturduğum yer. Biraz saygı?" dediğinde gülümsedim ve pianonun başına oturmuş Iss'e doğru hafif bir reverans yaptım. Dudağının yan tarafının havaya kalktığını görmüştüm bile. Gülümsedim ve pianonun üstünde ona bakacak doğru uzandım. Sonrasında ona masum bir şekilde baktım. "Özür dilerim prenses. Söz veriyorum bir daha ki sefere çocuklarla başka yerlerde flört ederim."dedim ve kahkahayı bastım. Ona ilk günden beri prenses diyordum. Bundan hoşlansa da asla belli etmezdi. Ona gülümsemeye devam ettim. "Benim muhteşem sesli bülbülüm nasılmış?" dedim ve piyanonun üstünde bağdaş kurdum. Iss her zamanki gibi muhteşemdi. Muhteşem olmayan kişilerle bağlantım yoktur zaten.

Spoiler:

"Benim muhteşem sesli bülbülüm nasılmış?" Iz piyanonun karşısında, oturduğu yerden Cher'e baktı ve dudaklarını büzdü. Aslında pek iyi olduğu söylenemezdi. Mezuniyet günü yaklaşıyordu ve Iz ona gelen onca tekliften hangi birine, nasıl bir cevap vereceğini bilmiyordu. Göz zevkine en çok uyan, şu bal rengi, kıvırcık saçlara sahip dansçı çocuktu. En azından baloda dans etmeyi bilen birileriyle takılmak iyi olurdu. Ayrıca, dansçıların popoları her zaman sıkı ve bakmalık olurdu, tam Iz'e göre. Bir de kıyafet, makyaj, saç ve oje olayı vardı tabi. Ah, oje! En risklisi de oydu. Baloda giydikleri zevksizlik abidesi kıyafetler yetmezmiş gibi bir de siyah ojelerini sürerek gelecek olan aptal kızları düşündü Iz. Midesinin bulandığını hissettiğinde öne doğru yaslandı ve bu birkaç piyano tuşunun ses çıkarmasına neden oldu. "Cher, çok dertliyim!" Derin bir nefes aldı Iz ve o nefesi oflayarak dışarı verdi. "Biliyorsun ki mezuniyet yaklaşıyor... Senin önünde daha üç senen var ama benim yalnızca birkaç ay... Burayı özleyeceğim, burası benim kraliyetimdi..." Iz ayağa kalktı, yine drama kraliçesi moduna girmişti. Yüzünde yapmacıklıktan eser olmayan bir üzüntü ifadesi ile kıza baktı. Gözleri yaşarmıştı, ağlamasına çok az kalmıştı. İş oyunculuğa ve şarkı söylemeye geldiğinde en basit konuda bile, hissetmediği duyguları gerçekten hissetmeye başladı Iz. O sırada okuldan ayrılacağı için üzüldüğünü söylemesi gibi mesela. NYADA süperdi, hoştu fakat genç kız kendisini New York'un kollarına bırakmak istiyordu artık. "Buradan ayrılacağımı bilmek beni çok üzüyor." Kaşlarını hafifçe havaya kaldırdı ve burnunu çekerek karşısında onu yüzünde hafif bir hayranlık ve şirinlikle izlemekte olan Cher'e baktı. Bir kahkaha patlattı ve kıza doğru koşturdu Iz, Cher'in burnunu hafifçe sıktı ve piyanonun yanından çantasını almadan hemen önce "Şaka yapıyorum kızım! Mutluluktan öleceğim, sonunda özgür olacağıım!" dedi.

Telefonunu eline aldı ve dudaklarını kemirerek gelen mesaja baktı. Son sınıflara özel bir parti verilecekti, bir saat sonra. Iz beş saat önce atılan mesaja yeni bakmış olduğunu fark ederek iç çekti. Tanrım! Bir saat! Bu hazırlanmak için neredeyse hiç zamanı yok demekti. Gerçi... Iz her zaman harika görünürdü, bu yüzden endişelenecek bir şey kalmamıştı. Telefonu Cher'e gösterdi ve "Son sınıflara özel parti, hadi gidelim!" dedi kızı kolundan tutup. Cher henüz ilk sınıf öğrencisiydi ama onu yanında getiren Isabelle ise kimse bir şey söyleyemezdi. "Eğer benimleysen, her türlü partiye girebilirsin bebeğim," dedi ve göz kırptı Cher'e. İkisi de kıkırdadılar ve hızla partinin yapılacağı yere doğru yürümeye başladılar.

"Cher, çok dertliyim! Biliyorsun ki mezuniyet yaklaşıyor... Senin önünde daha üç senen var ama benim yalnızca birkaç ay... Burayı özleyeceğim, burası benim kraliyetimdi..." Iss her zamanki gibi oyunculuğunu mükemmel bir şekilde konuştururken alt dudağımı aşağı doğru sarkıttım. Iss kesinlikle hayatımda en sevdiğim dişi yaratıklar arasındaydı. Drama kraliçeliğimiz, kraliçeliğimiz, görünüşümüz her şeyimiz benzerdi. Iss'e bayılıyorum. Büyük gözlerini hüzünle kırpıştırdı."Buradan ayrılacağımı bilmek beni çok üzüyor." dedi ve burnunu çekti. Hafifçe yanaklarımı şişirdim ve alt dudağımı iyice sarkıttım. Bana bir an üzgün baktı ve sonra kahkahayı patlattı. Uzun bacaklarıyla bir kaç adımda yanıma ulaştı ve burnumu sıktı. Neşesi ışık saçıyordu. "Şaka yapıyorum kızım! Mutluluktan öleceğim, sonunda özgür olacağıım!" dediğinde gülmeye başladım. Çantasını piyanonun üstünden aldığında güldüm ve bende piyanonun üstünden indim. Iss, telefonuna bakıp sırıtmaya başladığında gülümsedim. Bu sinsi ama memnun gülüşü biliyordum. Partii!

"Son sınıflara özel parti, hadi gidelim! Eğer benimleysen, her türlü partiye girebilirsin bebeğim." dedi koluma girerek, kıkırdadım ve dirseğimle Iss'i dürttüm. Partiler her zaman mükemmeldir, Iss ile beraberseniz daha mükemmeldir."Seni sinsi şeytan. Seni seviyorum!" dedim ve kahkaha attım.