New York
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  



Asla gitmek istemeyeceksiniz...

Modern şehir hayatı temalı bir RPG sites. ile karşınızdayız. Her alanda minimum kural ile karakterlerinizi yaratıp yönetirken, hayalgüzünüzün sınırlarını zorlamanıza olanak sağlıyoruz.

♦ Aktif oldukları sürece açacağınız karakterlerin sayısında sınırlama yoktur.
♦ Yazacağınız Rp'ler için kelime/satır sınırlaması yoktur.



EN POPÜLER
ÖĞRENCİLER

1. Violet Rivera

2. Riley Romanov

3. Cher Burke

4. Eloine H. Heaven

5. Clark Davin

EN POPÜLER
YETİŞKİNLER

1. Edgard Davin

2. John Christopher Depp

3. Katy Perry

4. Miley Cyrus

5. Justin Randall Timberlake

ALNI AÇIK
ÇALIŞANLAR




New York City by CMarlow on Grooveshark

 

 Bi' Dünya

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alexis Antoinette
CAMBRIDGE | SANAT TARİHİ | IV. SINIF

Alexis Antoinette


Belirgin Özellikler : Rokesmith.
Rp Yaşı : Yirmi iki.
Lakap : Tavşan.
Mesaj Sayısı : 429

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyÇarş. Eyl. 12, 2012 5:30 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.] &

Alexis Antoinette & Roy Platts

Gerçeklerin çok uzun süre saklanamayacağının kanıtıydı ikisi. Roy damarlarında gezen sıvıyla ne kadar susabilecek? Susamayacak. Alexis ise her zamanki atarlı halleriyle dünyayı dar etmeye hazırlanıyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis Antoinette
CAMBRIDGE | SANAT TARİHİ | IV. SINIF

Alexis Antoinette


Belirgin Özellikler : Rokesmith.
Rp Yaşı : Yirmi iki.
Lakap : Tavşan.
Mesaj Sayısı : 429

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyÇarş. Eyl. 12, 2012 5:59 am

    François'nın yüzüne telefonu kapamamın üzerinden tam olarak yirmi dakika geçmişti ve bu yirmi dakika içinde elli adet mesaj göndermiş, üzerine otuz tane sesli mesaj bırakmıştı. Aptal herif! Ölsün, aşkından gebersin istiyordum. Neymiş efendim, neden Edgard'ın şirketine uğramışmışım neden Bay Platts'i arıyormuşum durmadan. Neden bir kez olsun ona twet atmıyormuşum?! Aptal herif. Edgard'la olan geçmişimi kıskanması, sonra Bay Platts'le olan geleceğimi çekememesi çok saçmaydı. Bir kere geçmişten bahsedeceksek benim geçmişim altında ezilirdi o. Tanrım, onunla birlikte olmayı kabul ettiğimde aklım neredeydi acaba. Kendime kahve yapmak için mutfağa geçtiğimde telefonumun melodisini duymaya başladım. Yine arıyordu salak. İşlerimi gayet yavaştan aldım ve telefona ulaştığımda Mon Royié yazısını gördüm. Direk kanepenin arkasından atlayıp oturdum ve saçlarıma şöyle bir çekidüzen verdim. "Merhaba bay Platts!" diye cıvıldadım. Tanrım nasıl böyle bir hata yapmıştım! François aradığında artık She fuckin' hates me çalıyordu. Bunu tam yirmi beş dakika önce ayarlamıştım. Unutttum, iyisi mi Beyin Cerrahından randevu alıp bir görünmekti. Yoksa pimpirikli mi davranıyordum. Neyse canım. Bay Platts beni Soho'ya çağırıyordu ya, o yeter. Evine bırakmamı istiyordu hem de. Oley! "Beş dakika içinde oradayım Bay Platts. Lütfen dikkatli olun, vücudunuzdaki alkol oranı beyinciğinizi uyuşturmuş olabilir. Dolayısıyla denge merkeziniz işlevini yitiriyor. Düşmeniz muhtemel." Telefonu kapattığım anda arabanın anahtarlarını kaptım ve gazı kökledim. Cezalarıma bir yenisi daha eklenecekti bu gece. Hız sınırı konusunda biraz sorunluydum, evet...

    Arabamı valeye verdikten sonra adama gülümsedim. "Teşekkürler Fred. Annen nasıl?" Doktor olmayı bu yüzden seviyordum. Şehrin her yerinde benim için ölebilecek yüzlerce insan vardı. Gerçi ben de onlar için ölebilirdim ya... İçeriye girdiğimde barmen bir bakış attı, önceden söylemiştim ona. Bay Platts Soho'ya geldiğinde beni araması gerekiyordu. Roy'un yanına gittim koşar adımlarla ve hemen koluna girdim. "Bay Platts iyi misiniz? Arabaya kadar yürüyebilecek misiniz? Yürüyemezseniz barmen sizi taşımaktan onur duyar." Onu bu halde göreceğime ölsem daha iyiydi. Betty'i öldürmeyi planlamaya başlamıştım şimdiden, ama önce François'yı halledecektim. Onun o aptal Fransız aksanıyla konuştuğu İngilizce'yi anlamak için iki haftamı Fransa'da geçirmiştim; ama yine de beyefendiye yaranamıyordum. Ama Bay Platts öyle değildi, beni her daim seviyordu. Hem de çok seviyordu... Bunun farkında değildi sadece.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roy Platts
TÜRKOLOG
Roy Platts


Rp Yaşı : 32
Lakap : Royié
Mesaj Sayısı : 150

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyÇarş. Eyl. 12, 2012 7:14 am

    Eğer Amerikan vatandaşıysanız ve çevrenizdeki herkes sağlıklı, sonsuz bir yaşam isteğiyle yanıp tutuşuyorsa alkol tüketiminize karışılmasına da alışmanız gerekir. Üstelik bir süre Betty gibi ne kadar çok sebze yerse o kadar uzun yaşayacağını sanan, beni Barbie'den -oyuncak olan. tek rakibi o'ymuş.- kıskanan salak bir kız arkadaşla beraberdim. Bütün bunlar yetmezmiş gibi de yönetmeliklerde profesörlerin derse girerken tamamiyle ayık olmaları gerektiği yönünde bir madde vardı. Yani bütün dünya benim sevdiğim tek şeye karşıydı! Fakat bütün bunlar bir kenara, bazı durumlar vardı ki insanlar halinize acır ve düzelmeniz için sizi kötü alışkanlıklara yönlendirir. Ve ben o durumları otuz iki yıllık yaşantımda iyice öğrenmiştim. Öncelikle en çok kabul göreni ve bira fıçısında banyo yapmayı dahi meşrulaştıranı sevgiliden ayrılmaktı. Betty gibi bir kızla ayrılmam bile beni her görenin kafayı takmamam gerektiğini söylemesine neden olmuştu. Aslında etkilendiğim ve kahrolduğum, dolayısıyla toparlanmaya ihtiyacım olduğu söylenemezdi ama madem insanlar birkaç kadeh bir şeyler içerek kendime gelmemi istiyordu, ben de yapmaya hazırdım! Gündüz 19:00 dersinden çıktığım gibi soluğu Soho'da aldım ve barmene damarlarımın kandan arınmasını istediğimi söyledim. Sanırım saat gece yarısına yaklaşırken bu isteğim gerçekleşmişti ve bu basit zevk bana üç yüz yirmi yedi liraya mal olmuştu. Bu durumda vücudumun üçte ikisinin su değil alkol olduğunu söylemek pek de yanlış olmazdı.

    İstediğim gibi zil zurna sarhoş olmuştum ve sızdığım zaman birkaç gün uyuyacağım kesindi; ama tek sorun sızmak istediğim tek yer olan yatağıma ulaşmamın tek yolu arabaya binmekti. Yani arabaya binmek de yeterli değildi, tabii bir de gazı, debriyajı aynı anda kontrol etmek gibi komplike bir yığın işle uğraşmam gerekiyordu. Üstelik arabamı tanıyamayacak haldeydim. Yani öyle çok kurallara uyan ve ciddiye alan biri değilim; fakat sarhoş bir halde trafiğe çıkarak şu hayatta değer verdiğim tek insanın -ben- hayatını tehlikeye atacak değildim. Onun yerine beni evime ulaştıracak birini -Alexis- tanıyordum. Aradığımda açılması için telefonunu uzun uzun çalması gerekti, bu konuda biraz söylenmeyi düşündüm ama şu an ona ihtiyacım vardı. Zaten neden cıvıl cıvıl konuşuyordu ki ona geçen hafta D verdiğim halde, anlamak imkansızdı. O bir sürü şey söylerken ben zihnimde söyleyeceğim kelimeleri "Alexis beni Soho'dan al." toparlamaya çalıştım. Ardından devamını da pek dinlemeden telefonu kapattım. Beş dakikaya geleceğini söylemişti ama bundan emin değildim. Ne de olsa Betty'le beni tanıştıran kişi olduğu için sicilinde pek güvenilir sayılmazdı. Elimdeki son tekilayı da içerek zamanın geçmesini beklemeye koyuldum.

    Geldiğinde hemen koluma girmişti. Öyle neşeliydi ki başıma ağrılar giriyordu, bir insanın neşesini hiçbir şey mi bozamaz! "Bay Platts iyi misiniz? Arabaya kadar yürüyebilecek misiniz? Yürüyemezseniz barmen sizi taşımaktan onur duyar." Kendimi barmene taşıtmaktansa Alexis'e A+ vermeyi tercih ederdim. Tanrım bir daha bu kadar içmeyeceğim! "İyi değilim; ama bu kötürüm olduğum anlamına gelmez. Yarım saat sonra evimde olursam sana... Bir... şey veririm... Imm... Şey... Sana aferin derim!" Ben cümlemi bitirene kadar bardan çıkmıştık ve kahrolası açık hava benim daha iyi hissetmemi sağlayacağına her şeyi kötüleştirmişti. En yakın çöp kutusuna koştum ve anne sütüm dahil midemdeki her şeyi çıkardım. Kusmak iğrençti! Bu zamanlarda çantasında ıslak mendil taşıyan kızlardan olmayı çok istiyordum; fakat bu gece yanımda Alexis vardı, onun çantasında iğne iplik bile vardır. "Alexis bana hemen ıslak mendil ver. Ya da peçete, hiçbir şey yoksa boynundaki şalı çıkartıp ver. HEMEN!" Çöp kutusuna eğildiğim için sesim oldukça boğuktu. Umarım Alexis bu olanları kimseye anlatmayı aklından bile geçirmez. Yoksa onu öldürmek zorunda kalırım!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis Antoinette
CAMBRIDGE | SANAT TARİHİ | IV. SINIF

Alexis Antoinette


Belirgin Özellikler : Rokesmith.
Rp Yaşı : Yirmi iki.
Lakap : Tavşan.
Mesaj Sayısı : 429

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyÇarş. Eyl. 12, 2012 8:15 am

    "İyi değilim; ama bu kötürüm olduğum anlamına gelmez. Yarım saat sonra evimde olursam sana... Bir... şey veririm... Imm... Şey... Sana aferin derim!" Şu hayatta pek çok şeye değer veririm. Bu listenin başında Bay Platts yer alıyordu, ailemi ayrı bir listede sıralamıştım ve eski sevgililerimi ve kahveyi. Ve kitapları. Tamam uzun bir liste, üstüme gelmeyin! Bana vereceği şey not bile olsa onun önüne geçemezdi. Roy’u böyle –çöp kutusuna eğilmiş midesindeki son zerreyi dahi çıkarırken seyrederken- göreceğime ex olmayı tercih ederdim. Betty yüzünden bu halde olduğuna inanmıyordum, çünkü her akıllı erkek Betty’den ayrıldığında bunu kutlardı. Zaten onu Platts’e ayarlama sebebim daha kötülerini görüp de beni daha çok sevmesini, sağlamaktı. Ama planım ters tepmişe benziyordu. Neyse, önümüzde uzun yıllar var ve ben inatçı bir insanım. "Alexis bana hemen ıslak mendil ver. Ya da peçete, hiçbir şey yoksa boynundaki şalı çıkartıp ver. HEMEN!" Boynumdaki ipek şalı çözdüm –François’nın bana Paris’ten aldığı şaldı- ve itinayla Bay Platts’in dudaklarını temizledim. Ardından çantamdan çıkardığım ıslak mendili ona uzattım ve arabanın kapısını açtım. Arabayı alıştırmadan önce ona hangi ilaçları verebileceğimi düşündüm. Torpido gözünü açtığımda Roy’un ayaklarının dibine birkaç tane ilaç düşmüştü. Onlar olmadığına emindim, elimi biraz derinlere uzattığımda aradığım mide yatıştırıcısını bulmuştum. “Bunu için, biraz uykunuzu getirir; ama kendisinizi daha iyi hissedeceksiniz.” O ilacını içerken arabayı evine doğru sürmeye başladım. Tanrım! Hayallerim gerçek oluyordu, onu evine götürüyordum. Roy Platts’in evine girecektim! Hem de onun rızasıyla!!!! “Betty salağından kurtulduğunuz için içkiyi fazla kaçırdınız sanırım. Parti falan mı vardı, gerçi parti olsaydı bilirdim. Yoktu değil mi? Var mıydı? Varsa ben nasıl bilmiyorum ki. Off çok konuştum galiba.” Başımı Roy’a çevirdiğimde uyuduğunu gördüm. Sağa çekip biraz onu seyrettim. Afrodit aşkına, o kadar güzeldi ki. Yüzündeki her bir kıvrım özenle yaratılmış gibiydi. Dakikalar sonra telefon titreşimi gibi bir ses duydum. Benimki asla sessizde olmazdı –ameliyatlar hariç- demek ki…. Yüzümdeki şeytani gülümsemeye engel olamadım. Bay Platts’in iç cebindeki telefonu özenle çektim ve ekrana baktım. Catty. Bir kadın mı?! Hemen telefonu açtım. “Alo, Roy iyi misin? Bıraktığın sesli mesajdan sonra seni çok merak ettim. Bebeğim lütfen iyi ol.” Annemin sesine inanılmaz derecede benzeyen bu sesin kime ait olduğunu anlamak için zihnimi zorladım; ama tek bir yüz bile gelmiyordu gözlerimin önüne. “Roy şuan uyuyor, bir mesajınız varsa ben ileteyim!” dedim sinirli bir şekilde. Gecenin bu saatinde ne cüretle arıyordu! Terbiyesiz kadın. “Alex, sen misin?” Anne ses tonu denen bir şey vardır ya hani, dünyanın neresinde olursanız olun. Yüzlerce kişi aynı anda konuşsa bile o sesi ayırt edersiniz; işte onu yaşamıştım bir anlığına. “A-anne?” Telefonu bir anda kaptım ve Roy’un suratına fırlattım. Ne diyeceğini çok merak ediyordum. Tanrım, nasıl bir kumpasın içindeydim böyle?! “Annem neden sizi arıyor ve neden size bebeğim diyor? Ve siz neden anneme Catty diye sesleniyorsunuz. Ona Catty sadece babam diyebilir!” Gözlerimden süzülen yaşlara hakim olamıyordum ve sesime de. İnanılmaz derecede tiz bir şekilde bağırmaya başlamıştım. Karşımda bir profesör olduğunu unutmuştum… En önemlisi âşık odluğum adamdı karşımdaki ve sanırım annemle ilişkisi vardı. Bunu kaldıramazdım işte!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roy Platts
TÜRKOLOG
Roy Platts


Rp Yaşı : 32
Lakap : Royié
Mesaj Sayısı : 150

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyÇarş. Eyl. 12, 2012 10:07 am

    Sadece işin ciddiyetini belirtmek için söylediğim son seçenek, hani şu boynundaki güzel ve pahalı görünüşlü şalı çıkartıp kusmukla dudaklarımı silmesini söylediğim seçenek, Alexis'in onu seçmesiyle pişman olmama neden oldu. Ondan ıslak mendil istemiştim, neden her zaman ilk seçeneği değerlendirmeyip zoru seçerdi ki! Her neyse, hiç enerjim olmadığı için bu konuda söylenmeyi ertelemek durumunda kaldım. Sessizce arabaya bindim, şoför mahallindeki Alexis'in yanındaki koltuğa oturdum ve adeta bir çuval gibi öylece yığıldım. Elimi kaldıracak halim yoktu. Kıpırdayacak mecalim kalmamıştı! Alexis ise torpidodan doğru ilacı alıyordu ve bunu da tahmin edebileceğiniz gibi döke saça yaptı. Neyse ki sonunda bir şeyler buldu, umarım doğru ilacı bulmuştur. “Bunu için, biraz uykunuzu getirir; ama kendisinizi daha iyi hissedeceksiniz.” Şu an tek istediğim uyumaktı, ilacı adeta saldırır gibi aldım ve ağzıma atıp suya ihtiyaç duymadan yuttum. Alexis bir şeyler söylerken söyledikleri zihnimin gerisinde ninni etkisi yaptı, göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim.

    Uyumuş olmalıyım ki suratıma fırlatılan telefonun etkisiyle uyandım. Burnum gerçekten çok acımıştı, bunu yaparken aklı neredeydi! “Annem neden sizi arıyor ve neden size bebeğim diyor? Ve siz neden anneme Catty diye sesleniyorsunuz. Ona Catty sadece babam diyebilir!” Bunu nereden biliyordu? Yani Catherine asla söylemezdi ben de söylemediğime göre ve telefon suratıma büyük bir hızla geldiğine göre... Hem suçluyum hem güçlü! "SEN HANGİ HAKLA TELEFONUMA BAKTIN!" Acaba ne demişti? Sarhoş olup Catty'i mi aramıştım yani!? "Pekala, ne diyordu, beni geri arasın dedi mi?" Ben oldukça ciddi bir yanıt beklerken Alexis ani bir şekilde fren yapıp arabayı kenara çekti. Beni arabadan atmazdı, değil mi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis Antoinette
CAMBRIDGE | SANAT TARİHİ | IV. SINIF

Alexis Antoinette


Belirgin Özellikler : Rokesmith.
Rp Yaşı : Yirmi iki.
Lakap : Tavşan.
Mesaj Sayısı : 429

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyÇarş. Eyl. 12, 2012 10:42 am

    Eğer düşündüğüm şey gerçekleştiyse hem annem hem de Bay Platts'den nefret etmeye başlayabilirdim. Ama Roy'dan nefret etmem imkansız, annemden de. Off, ne zor bir hayatım var. Birilerinden rahatça nefret bile edemiyorum. "SEN HANGİ HAKLA TELEFONUMA BAKTIN!" Hem suçlu hem güçlü! Annemden de alacaktım bunun hesabını. Demek bana bahsettiği o öğretim üyesi Roy'du. Tanrım! Resmen annemi cesaretlendirmiştim sevdiğim adamla birlikte olması için. Şimdi ona kızmıştım işte. "Pekala, ne diyordu, beni geri arasın dedi mi?" Az önce gazı köklemiştim ya, hah şimdi de tersini yapıp freni köklemiştim. Araba bir anda ciyaklayarak durmuştu. Alev saçan gözlerle ona baktım bir anlığına, babamı kaybetmiştim, annemi de kaybetmek istemiyordum artık. Ailemi geri istiyordum ben! Kapımı açtığım gibi dışarı çıktım ve köprünün trabzanlarına yaslanıp derin derin nefes aldım. Pilates hocam beni görse gurur duyardı. "Annemle beraberken kendinizi babam gibi mi hissettiniz? Demek bu yüzden bana karşı mesafeliydiniz... Şimdi anlıyorum." Acaba ben de onu babam yerine mi koymuştum. Bana karşı korumacı olmasını aşk gibi mi algılamıştım. Kesinlikle böyle olmalıydı. İlk senemde gördüğüm psikoloji dersinden bunu öğrenmiştim... Yani ben Roy Platts'i babam yerine koymuştum. İşte bu! "Ben sizi babam olarak görmüyorum ama rahat olabilirsiniz... Sizin için de zor olmalı tabi." Onu artık babam olarak gördüğümü fark edip bundan vazgeçtiğime göre daha normal bir aşk yaşayabilirdik.

    Bazen bir şeyleri düzeltmek için önce fark etmek gerekiyormuş. Bunu yirmi iki yaşımda anlamış olmam biraz komik olsa da en azından anlamıştım. Gözlerimi Bay Platts'e çevirdim, rengi yeşile mi dönüyordu. Ahhh bu hiç iyi değildi. "Roy, seni hastaneye götürmemi ister misin? Söz annemden bir daha bahsetmeyeceğim." dediğimde telefonum çalmaya başlamıştı. Catty Perrie yazısını gördüğümde tüylerim diken diken oldu ve telefonu açtım. Benden yüzlerce kez özür dileyen annem sadece beni üzüyordu... "Tamam anne, ben de özür dilerim. Bir daha yüzüne kapatmayacağım. Biliyorum. Özür dilerim dedim ya! Hadi öptüm."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roy Platts
TÜRKOLOG
Roy Platts


Rp Yaşı : 32
Lakap : Royié
Mesaj Sayısı : 150

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyÇarş. Eyl. 12, 2012 12:30 pm

    İtiraf etmeliyim araç durduğunda beni arabadan yaka paça atacağını düşünmüştüm; oysa kendisi aradaban indi. Ve o zaman köprüden atlayacağını düşünerek adeta atlarcasına ben de kapıdan çıktım, neyse ki sadece korkuluklara yaslanıp gökyüzüne bakıyordu. "Annemle beraberken kendinizi babam gibi mi hissettiniz? Demek bu yüzden bana karşı mesafeliydiniz... Şimdi anlıyorum." Sanırım şoktaydı ya da travma filan geçiriyordu bir sebepten. Neler diyordu böyle, ben Catherine'le birlikteyken Alexis'in onun kızı olduğunu bile bilmiyordum. Öğrenince, öğrencimin annesi olduğu için apar topar ayrılmadım tabii; ama sonuçta Alexis bu ilişkide kasti bir rol değildi ki! "Ben sizi babam olarak görmüyorum ama rahat olabilirsiniz... Sizin için de zor olmalı tabi." Ah evet damarlarım alkolden henüz arınmamıştı ve ayakta dikilip öfkeli bir kadını dinlemek de pek yardımcı olmuyordu. Sanırım dengemi kaybedip köprüden filan düşebilirdim. Alexis tam zamanını bulmuştu doğrusu! Dengemi korumak için arabanın kapısına tutundum. "Roy, seni hastaneye götürmemi ister misin? Söz annemden bir daha bahsetmeyeceğim." Alexis'in telefonunun çalması düşünmem için bir fırsat olmuştu. Hastaneye ihtiyacım yoktu sanırım; ama bir an önce eve gitmezsem derin uykuma Alexis'in koltuğunda dalıp geceyi orada geçirmek zorunda kalabilirdim. Zar zor arabaya geçtim, başımı arkaya yaslayıp gözlerimi kapatarak Alexis'in de yerine oturmasını bekledim. "Alexis, bu seninle yaptığım ilk ve son ciddi konuşma. Catty'nin, yani Catherine'in annen olduğunu çok sonra öğrendim. Hem, bu neden olmasın ki sen benim öğrencimsin, Catty ile ilişkimde yasal olmayan hiçbir nokta yok." Evet sanırım ilişki ve Catty lafını daha fazla kullanmamaya özen göstermeliydim, bu pek hoşuna gidiyor gibi görünmüyordu. Ortamın ani sessizliğini ben buna yormuştum. Ardından belki de söylediğim nadir doğrulardan birini dile getirdim. Bunda ciddiydim ve hayatımda bir kez söyleyecektim. Demek bu zamana kısmetmiş. "Sana karşı korumacı davranıyor oluşumun sebebi kendimi baban gibi görmem değil. Nedenini anlayamadığım bir şekilde bana değer veriyorsun ve ben de bunu seviyorum." Ah, hayır söylediğim anda pişman olmuştum; umarım yanlış anlamamıştır. Umarım umarım... Bir yetişkin olarak öğrencime değer verdiğimi anlamıştır, değil mi? "Şimdi artık eve gidebilir miyiz, çünkü gerçekten bir kez de arabana kusmak istemiyorum." Gözlerimi kapayıp arkama yaslandım, belli belirsiz mırıldandım. Sesli konuşmaya mecalim yoktu. "Yolu tarif ederim, sen şimdilik düz devam et. Ve bu geceden kimseye bahsetme. Eğer birinden duyarsam olanları o okulu bitiremezsin. Ciddiyim." Roy Platts Alexis'in annesiyle berabermiş; ama aynı zamanda Alexis'in arabasında birlikte görüşmüşler üstelik sarhoşmuş... Bunların dilden dile nasıl yayılacağını tahmin etmek bile istemiyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis Antoinette
CAMBRIDGE | SANAT TARİHİ | IV. SINIF

Alexis Antoinette


Belirgin Özellikler : Rokesmith.
Rp Yaşı : Yirmi iki.
Lakap : Tavşan.
Mesaj Sayısı : 429

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyÇarş. Eyl. 12, 2012 11:31 pm

    Annem ve babam boşanacaklarını bana söyledikleri gün ne yaptığımı çok net hatırlıyorum. Babamın arabasını çalmıştım ve onunla kaza yapmıştım. Travma geçirdiğim şüphesiyle yoğun bakıma alınmıştım ve ancak kazadan iki hafta sonra uyanabilmiştim. Bu süre içinde ailemin dağılması biraz ertelenmiş olmuştu; ama hastaneden çıktığım gibi karşılıklı olarak birbirlerine açtıkları davalara engelleyememiştim. Boşanmamaları gerekiyordu, onlar birbirlerine aşıktı! Bunu anneme söylediğimde bazen aşkın yeterli olmadığını söylemişti. İşte o gün aşka olan inancımı kaybetmiştim. Bir türlü de kazanamamıştım ta ki Bay Platts ile tanışana kadar. Yeryüzünde yaşayan en dürüst insan –ben- bile onu kazanmak için türlü oyunlar çevirebilmişti. Acaba bu davranışlarımın sebebi içten içe ailemi cezalandırmak mı? Sanırım. Neyse, bunun farkına vardığım da iyi oldu. "Alexis, bu seninle yaptığım ilk ve son ciddi konuşma. Catty'nin, yani Catherine'in annen olduğunu çok sonra öğrendim. Hem, bu neden olmasın ki sen benim öğrencimsin, Catty ile ilişkimde yasal olmayan hiçbir nokta yok." Ben yasal değil dememiştim ki, ahh benim minik kurabiyem. Nasıl da yanlış anlamış dediklerimi. Ben ona üzülmene gerek yok, ben sorun etmiyorum demiştim. Kıyamam, alkol işte bu hale getiriyor insanları. Yaramıyorsa içmemek lazım… Yine de sürekli olarak Catty demesi tüylerimi diken diken ediyordu. Yüzümdeki gülümseme silinmişti, buz gibi bir ifade vardı şimdi. "Sana karşı korumacı davranıyor oluşumun sebebi kendimi baban gibi görmem değil. Nedenini anlayamadığım bir şekilde bana değer veriyorsun ve ben de bunu seviyorum." Yaşasııııııııın! Demek bana değer veriyormuş. Demek ki bu yüzden sürekli twitter hesabımı babama şikayet etmekle tehdit ediyormuş. Korumacı erkeğim benim! Superman’im benim!!! "Şimdi artık eve gidebilir miyiz, çünkü gerçekten bir kez de arabana kusmak istemiyorum." İsterse suratıma bile kusabilirdi, ben bu şekilde hiçbir şeyden tiksinmezdim. Bazen unutuyordu benim tıp okuduğumu. Kadavralarla parti yapıyorduk kimi zaman; ama bunu normal insanların bilmesine gerek yok tabi. "Yolu tarif ederim, sen şimdilik düz devam et. Ve bu geceden kimseye bahsetme. Eğer birinden duyarsam olanları o okulu bitiremezsin. Ciddiyim." İşte bu hiç hoşuma gitmemişti. Beni suçlu durumuna düşürmesine içerlemiştim biraz, hafifçe de kalbim kırılmıştı. “Siz uyuyun Bay Platts ben evinizi biliyorum. Betty gibi aptallar bulamaz ama bu karanlıkta.” Evini bildiğimi bilmesine gerek yoktu; ama laf ağızdan çıkmıştı bir kere. Neyse… Evine geldiğimizde arabayı yavaşça durdurdum ve evine kadar girmesine yardım ettim. Evini bilmem konusu açmamaya özen gösteriyordum. “İyi geceler, yarın okulda görüşürüüüüz. Bana değer verdiğiniz için teşekkür ederim, hep böyle kalın.” Dedim ve yanağını öptüm. Ardından arkama bile bakmadan kaçtım oradan. Arabamın anahtarını iç cebine bırakmaya özellikle dikkat etmiştim. Bu gece arabaya ihtiyacım yoktu; ama sabah Roy okula taksiyle gelsin istemiyordum. Kıyamam. Ben onun yerine beklerim taksiyi.

    Ertesi sabah okula gittiğimde dedikoducu kız fanatiği Bella’nın yanına gittim, birlikte kafeteryada otururken dün gece nerede olduğumu sordu. Benim suçum değil bunları anlatmam, o sormuştu… “Bay Platts ile birlikteydim. Ne şeker değil mi? Gece onu evine bıraktım hatta. Sabah benim arabamla gelecek. O kadar sarhoştu ki arabasının yerini bulamadı Soho’dan çıkınca.” Bella’nın gözlerinin alev alev olduğunu görebiliyordum. Bir işi olduğu bahanesiyle yanımda kalktı ve yan masadaki beş kızın yanına gitti. Neyse, benim de zaten şefin yanına gitmem gerekiyordu. Hastalarımı ziyaret etmek kadar önemli bir işim vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roy Platts
TÜRKOLOG
Roy Platts


Rp Yaşı : 32
Lakap : Royié
Mesaj Sayısı : 150

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyPerş. Eyl. 13, 2012 6:57 am

    “Siz uyuyun Bay Platts ben evinizi biliyorum. Betty gibi aptallar bulamaz ama bu karanlıkta.”İtiraz etmek için ağzımı açmaya dahi mecalim yoktu. Oysa Betty'i bana anlatırken zekasından, güzelliğinden, onu ne kadar sevdiğinden, ne kadar iyi bir insan olduğundan iki saat on yedi dakika boyunca bahsetmişti. Şimdi neler değişmişti de Betty karanlık bastırınca yolunu bile bulamayan bir salağa dönüşmüştü, bilinmez. Gözlerimi dinlendirdiğim on beş dakikadan ardından eve geldiğimizde yolu tarif edip etmediğimi hatırlayamadım; ama üzerinde pek de durmadım. Sonunda yumuşacık yatağımda sonsuza kadar uyuyabilecektim! İçeri geçtim, son kez gücümü toplayıp Alexis'in gidişini izledim.“İyi geceler, yarın okulda görüşürüüüüz. Bana değer verdiğiniz için teşekkür ederim, hep böyle kalın.”Apar topar çekip gittiği için yanlış anlamayı düzeltmeye dahi zamanım olmamıştı. Değer veren ben değildim, oydu! Ah tanrım üstelik güçsüzlüğümden faydalanıp beni öpmüştü. Ve yanağımda ruj lekesi olmasından hiç hoşlanmam! Kendimi yatak odasına kadar sürükledim, kıyafetlerimi çıkarmadan yatağa bıraktım. Hatırladığım son şey saatin gece ikiye yaklaştığıydı ve yarın sabah on birde okulda olmam gerektiğiydi. Telefonumun saatini kurarak deliksiz bir uyku çekeceğim geceye doğru beni çeken güçlere teslim oldum.

    Telefonun çalan saatiyle gözlerimi açtığımda öldüğümü ve cehenneme gittiğimi düşündüm. Başka türlü böylesine bir baş ağrısı yaşamanızın imkanı yoktur. Gözlerimi birkaç kez açıp kapayarak ağrıyı yok edebilme ihtimalimin olup olmadığını denedim, bu acıyla yaşamaya alışmam gerektiğine kanaat getirince yavaşça doğruldum. Oda benim bırakmadığım kadar topluydu, temizlikçi kadın gelmiş demek ki. O zaman evin bir yerlerinde biraz yemek de olması gerekiyordu. Ayaklarımı beton zemine sürüyerek mutfağa ilerledim, buzdolabını açıp içine uzun süre baktım. Bir tonbalığı konservesi sadece kapağını açtığımda yiyebileceğim kadar zahmetsiz tek yiyecekti, masada eski bir beyzbol maçının tekrarını izleyerek onu yedim, ardından ayılmamı sağlayan soğuk bir duş aldım ve kıyafet dolabından bej rengi bir pantolon ile koyu renk bir blazer seçerek hazırlıklarımı tamamladım. Evin kapısını kilitlerken arabamın Soho'da kaldığını hatırlayıp Tanrının varlığından şüphe ettim, kapımın önünde duran Alexis'in siyah porche'unu görünce ise tanrının varlığından bir an bile şüphe etmeyecek derecede inançlarım güçlendi. Güzel bir güne uyanmak böyle bir duyguydu. Gerçi her yere kadın parfümü sinmiş bir arabada yolculuk etmek güzel bir sabahın devamında tercih edeceğim bir şey değildi; ama yine de taksi beklemek zorunda kalmamıştım. Keyifle ıslık çalarak kampüse girdim, arabayı uygun bir yere park ettim ve ıslıkla çaldığım melodiyi değiştirip Alexis'i görmek için etrafı taradım. Kampüse dağılmış her öğrenci gibi plastik masalardan birine oturmuş etrafı izliyordu. Ağır ağır yanına yaklaşıp masayı önüne bıraktım. "Al bakalım küçükhanım arabanı. Umarım kimseye tek kelime etmemişsindir." Bir göz kırpıp ve hemen bundan pişman olarak arkamı döndüm, odama giden yola yöneldim. Etrafta bana bakan gözler ve havada duyulan fısıltılar hiç hoşuma gitmemişti. Umarım bu okulun benim sarhoş olup Alexis'ten yardım istemem dışında daha renkli dedikoduları vardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis Antoinette
CAMBRIDGE | SANAT TARİHİ | IV. SINIF

Alexis Antoinette


Belirgin Özellikler : Rokesmith.
Rp Yaşı : Yirmi iki.
Lakap : Tavşan.
Mesaj Sayısı : 429

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyPerş. Eyl. 13, 2012 7:58 am

    Bella’ya anlatmasa mıydım acaba? Direk pişman olmuştum. Çünkü diğer kızlar ile birlikte bana gıpta eden bakışlar atıyorlardı. Evet, kesinlikle pişman olmuştum. Ta ki arabamın göz alıcı görüntüsünü park yerinde görene kadar. Roy gelmişti! Bana doğru ilerliyordu. Anahtarlarımı masanın üzerine bıraktığında ve bana göz kırptığında öleceğimi zannettim. "Al bakalım küçükhanım arabanı. Umarım kimseye tek kelime etmemişsindir." Bir an babamın arabasını çaldığım o güne geri gitmiştim. Kazadan hemen sonra evde tüm her şeyime el koymuştu ve iki hafta odamdan çıkmama izin vermemişti. Tam iki hafta boyunca o odadan dışarı çıkamamıştım. İşte o iki haftada duyduğum sözler sayesinde tıp okumaya karar vermiştim. ‘Alexis, senin gibi bir kızım olacağına keşke o kazada ölseydin’ Bunu duyan her normal gen kız kendisinden nefret eder; ama ben etmemiştim. Aksine kimya ve biyolojiyi hallettim. Üzerine matematik çalışıp iyice hırslandım….

    Bay Platts’in odasına gitmeye karar vermiştim ki hiç tanımadığım bir çocuk yanıma geldi. “Alex bebeğim, Bay Platts ha? Senin için fazla yaşlı değil mi?” Elimin tersiyle onu kenara yitip odaya girdim. Derin bir nefes aldım. Abartılı el hareketleriyle masasında çalışan –çok tatlıydı- adama yaklaştım. “Tamam tek kelimeden fazlasını etmiş olabilirim; ama masumdu. Gerçekten kötü bir amacım yoktu. Dedim ki, Bay Platts dün gece arabamdaydı. O kadar sarhoştu ki benim onu evine bırakmam gerekti gibi şeyler. Gerçekten daha fazlasını söylemedim. Özüüür dileriiim.” Babam çalışma odasında bir şeylerle uğraşırken ona okuldan kaçtığımı söylediğim gün gibiydi. Sadece karşımdaki Roy’du, o bana kızmaz ki! Yani umarım. Kızarsa sanırım ölürdüm.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roy Platts
TÜRKOLOG
Roy Platts


Rp Yaşı : 32
Lakap : Royié
Mesaj Sayısı : 150

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyPerş. Eyl. 13, 2012 12:40 pm

    İnsanların bana bakışlarına aldırmadan odama doğru yürüyordum. Bakışlarının sebebinin Alexis’in abartarak anlattığı gece olduğunu düşünmediğim için büyük bir neşe içinde, tüm neşeli zamanlarımda mırıldandığım Daybreak’i ıslıkla çalarak odama girdim ve kendime bir Fincan koyu kahve hazırlayıp ağrı kesici içtim. Masamda birkaç telif izni, bir sempozyum daveti ve telesekreterimde şimdilerde adını hatırlamadığım eski arkadaşlarımdan birkaç cevapsız çağrı vardı. Telesekreterleri işte bu yüzden sevmiyordum. Görüşmek istemediğiniz insanlarla istemediğiniz takdirde görüşmemenize imkan sağlamak için icat edilmiş telesekreterler –gerçek amacı bu ve bunu pek az kişi bilir- kaçmak istediğiniz bu görevi eninde sonunda önünüze getirir ve işleri sadece ertelemeye yarar. Bu işe yaramazlığına öfkelenip çağrılara dönmedim, iki gün sonra katılacağım panelin bülteni üzerinde çalışmak üzere dosyama eğildim; fakat kapının çalınmasıyla yardı kaldı. Alexis aceleyle içeri girdi, hızlı jest ve mimiklerle bir şeyler anlatmaya başladı. İçinde oldukça çok şey birikmiş olmalıydı ki, hızlı konuşuyordu. “Tamam tek kelimeden fazlasını etmiş olabilirim; ama masumdu. Gerçekten kötü bir amacım yoktu. Dedim ki, Bay Platts dün gece arabamdaydı. O kadar sarhoştu ki benim onu evine bırakmam gerekti gibi şeyler. Gerçekten daha fazlasını söylemedim. Özüüür dileriiim.” Gözlerimi kapatıp başımı ellerim arasına aldım. Kesinlikle Alexis’e güvenmekle hata etmiştim. Büyük ihtimalle bütün okul Alexis’in abartılı anlatımı nedeniyle –bana yumuşatarak söylemiş olması geçmiş deneyimlere bakılırsa muhtemeldi- gece birlikte olduğumuzu ve öğrencilerle yatan kart zamparanın teki olduğumu düşünüyordur. Yani bakışların sebebi şişmiş göz altlarım ya da komik duran kravatım değil Alexis’in saçma sapan açıklamalarıydı! Sakin olmaya çalışıp masadan destek alarak yerimden kalktım, odada kısa bir tur attım. Bu sırada sessizliğimi tümüyle koruyordum. “Demek öyle söyledin.” Harika, tüm okula bir hafta yetecek malzemeyi vermiştik. Keşke Alexis’e D değil, FF verseymişim. Şaşılası sakinliğim sanırım fırtına öncesi sessizli... “BİR DAHA SÖYLER MİSİN TAM OLARAK NE SÖYLEDİN? İNSANLARIN NE DÜŞÜNDÜKLERİNİN FARKINDA MISIN?” Evet, kesinlikle fırtına öncesi sessizlikmiş. Artık pek de sakin hissetmiyordum. Küçücük bir kız nasıl da her şeyi mahvedebiliyordu? Eğer bir çizgi filmde olsaydık Alexis’in suratına bağırırken onun saçları geriye doğru havalanırdı ve sesimin yüksekliğinden şarap kadehi dahi kırılabilirdi. “Senden tek bir şey istedim. Sadece bir şey, kimseye söylememen… Ve sen gelir gelmez bunu okula yetiştirdin mi?” Hayalkırıklığına mı uğramıştım, böyle bir sona kendimi hazırlamış mıydım bilmiyordum. Belki Catherine’le olan birlikteliğimin intikamını böyle alıyordu. Ya da Betty’le. Ya da Elly veya… Her neyse. İsimler önemli değil.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis Antoinette
CAMBRIDGE | SANAT TARİHİ | IV. SINIF

Alexis Antoinette


Belirgin Özellikler : Rokesmith.
Rp Yaşı : Yirmi iki.
Lakap : Tavşan.
Mesaj Sayısı : 429

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyPerş. Eyl. 13, 2012 10:05 pm

    Ben sözlerimi bitirdikten sonra Roy gayet sakin duruyordu, aslına bakarsanız bu sakinlik beni deli gibi korkutmaya başlamıştı. Düşünsenize adamın asla yapma dediği bir şeyi yaptınız ve o bunu sakinlikle karşılıyor. İmkansııız! “Demek öyle söyledin.” Hafifçe gülümsedim, ah canım bana kızamıyordu bile. O kadar değer veriyordu işte bana. Bir babanın kızına değer vermesi de böyle bir şey olmalıydı. Ona sevgisinden dolayı kızamamak, yaptığı hataları öylesine bir şeymiş gibi karşılamak. Roy’dan kesinlikle iyi bir baba olacaktı. Zaten soyadı da çok güzeldi. Alexis Platts, neyse bu sonraki konumuz. Öncelikle bu prüzü atlamalıydı ilişkimiz. “BİR DAHA SÖYLER MİSİN TAM OLARAK NE SÖYLEDİN? İNSANLARIN NE DÜŞÜNDÜKLERİNİN FARKINDA MISIN?” Bay Platts’in bana bağırması karşısında ve aldığım dört yıllık tıp eğitimi sayesinde o anda küçük çaplı bir şoka girdiğimi söyleyebilirim. Bana ilk defa bağırmıyordu, hayır. Asistanı gibi davranıp onun için konuşma metni hazırladığımda ve bu metinde Türkçe’nin ne kadar şirini bir dil olduğundan Barbie bebeklerimi seviyorum üslubuyla bahsettiğim için neredeyse kafamı uçuracaktı. Zaten o gün itiraf etmiştim canım. Aslında asistanınız değilim diye. Ama bunu da biraz sinirle karşılamıştı. Sanırım Roy’da anksiyete bozukluğu var, evet. En kısa zamanda psikiyatri servisinden onun adına bir randevu alıp bu sorunu çözmeliydik. Öfke kontrolü de gerekiyordu anlaşılan. “Senden tek bir şey istedim. Sadece bir şey, kimseye söylememen… Ve sen gelir gelmez bunu okula yetiştirdin mi?” Geriye doğru çekildim önce korkuyla ve sırtım kapıya iyice yaklaştı. Tamam adamın sinirlerini gerçekten zorluyor olabilirdim; ama bunları yaparken gerçekten kötü bir niyetim yoktu. Gerçi bunu bir tek benim biliyor olmam biraz sıkıntı yaratacaktı. “Ne düşünebilirler ki? Sizi anlıyorum elbette. Öğrencileriyle birlikte olan pis bir sapık olmak istmeiyorsunuz; ama şöyle bir şey var. Ben sizin öğrenciniz değilim ki! Aramızda on hatta dokuz yaş var. Bu problem olmamalı. Daha iki gün önce magazin haberlerinde gördüm. Bir ünlüyle eşi arasında on yaş varmış.” Oley, ne de güzel kıvırmıştım olayı. Gözlerim ışıl ışıl bir şekilde ileri adım attım ve Roy’un elini tuttum sıkıca. “Kızınız da değilim, eski sevgiliniz de. Neden sizi evinize bırakmam problem olsun. Dostça bir hareketti. Sizin başınız beladaydı ve ben size melek gibi yardım ettim. Ne kadar tatlıyım öyle değil mi? İtiraf edemeseniz de beni seviyorsunuz. Aslında dün gece itiraf etmiştiniz. Korkmayın Bay Platts, ben her şeyi halledeceğim.” Bunları küçük kuzenime oyuncak ayısının kolu yırtıldığında ağlamaması gerektiğini anlatırkenki ses tonumla söylemiştim. Ne kadar da zekiyim! Şimdi kesinlikle sakinleşecek ve bana sarılıp evet Alexis sen haklısın. Önümüzde hiçbir engel yok diyecek. Yani umarım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Roy Platts
TÜRKOLOG
Roy Platts


Rp Yaşı : 32
Lakap : Royié
Mesaj Sayısı : 150

Bi' Dünya Empty
MesajKonu: Geri: Bi' Dünya   Bi' Dünya EmptyCuma Eyl. 14, 2012 11:02 am

    O anda "her insanın içinde katil olma potansiyeli" vardır lafının ne kadar ciddi olduğunu anladım. Cinayetlerin nasıl işlendiği ve neden bazı sorunların konuşarak halledilemeyeceğini öğrendim. Hayatımda kendimi suç işlemeye en çok meyilli gördüğüm an Alexis'in korkuyla odada büzüştüğü andı ki, onun bu masum duruşu beni daha çok çileden çıkarıyordu. O böyle durdukça ben rahatça bağırıp çağıramıyordum ve ihtiyacım olan tek şey sinirimi yansıtmaktı! “Ne düşünebilirler ki? Sizi anlıyorum elbette. Öğrencileriyle birlikte olan pis bir sapık olmak istmeiyorsunuz; ama şöyle bir şey var. Ben sizin öğrenciniz değilim ki! Aramızda on hatta dokuz yaş var. Bu problem olmamalı. Daha iki gün önce magazin haberlerinde gördüm. Bir ünlüyle eşi arasında on yaş varmış.” Gözlerimi kapattım, işe yaramaz bir kişisel gelişim seminerinden öğrendiğim dandik tekniğe bel bağlayarak derin derin nefes aldım. Bir yandan da içimden ona kadar sayıyordum. Saymam bitince yirmiden geriye tekrar saydım; fakat bir yararı olmadı. Şu an içinde bulunduğumuz durumun sorumlusu olmasına karşın bu işte de olumlu bir yön buluyordu. Daha doğrusu durumları kendi lehinde göstermeye çalışıyordu. Ve benim küçükken nefret ettiğim tek masal kahramanı Pollyanna'ydı! “Kızınız da değilim, eski sevgiliniz de. Neden sizi evinize bırakmam problem olsun. Dostça bir hareketti. Sizin başınız beladaydı ve ben size melek gibi yardım ettim. Ne kadar tatlıyım öyle değil mi? İtiraf edemeseniz de beni seviyorsunuz. Aslında dün gece itiraf etmiştiniz. Korkmayın Bay Platts, ben her şeyi halledeceğim.” Elimi elleri arasına aldığında gözlerim fal taşı gibi açıldı, eğer tam o anda odaya birileri girseydi gördüklerini bir daha kimseye açıklayamazdım. Ayrıca Alexis'in tam bir paranoyak olduğu ve kafasında senaryolar yazdığı da bu olay vasıtasıyla öğrendiğim bir diğer gerçekti. Şu işten sıyrılıp dedikoduların kesildiğinden emin olunca ondan kesinlikle uzak durmayı aklıma koymuştum! Öncelikle elimle onun eli arasındaki teması kestim ve bir adım geri çekildim. Sakince, çok yumuşak bir tonla konuştum. "Alexis iyi değilsin. Benim seni sevdiğim falan yok. Hatta kısa bir süre öncesine kadar annenle birlikteydim. Ve annenin hayatta çıkmanı isteyeceği son kişi benimdir muhtemelen!" Hatta ben ve benim gibiler. Orta yaşlı bir dulun ilişki kurtarmaktan hoşlanacağı sorumsuz ve umursamaz tiplerden olsam da yolun başında bir genç kızın kurması beklenen düzenli hayatta yer edinemeyecek kadar toplum dışı davranışlarım vardı. Aman en diyordum ben böyle! Elimle gözlerimi ovaladım ve dedikoduların nasıl yayıldığını hayal etmeye çalıştım. Şu zamanlarda oldukça popüler olan öğrenciyle ilişki, işlediğim günahlar arasına sokmayacağım kadar katı tutumlar beslediğim bir davranışken böyle bir dedikoduya malzeme olmak katlanılamazdı. Odada bir ileri bir geri dolaşmaya başladım. Hatta bir süre durup camımın önünde, bulduğu ekmek kırıntısını izleyen kuşu dahi seyrettim. Ardından kalp atışları neredeyse duyulabilen Alexis'e döndüm. "Seninle arkadaşça dahi olsa bu kadar yakınlaşmamalıydım. Yani sarhoş olduğumda arayacağım kişiler arasına sokmamalıydım. Bunu yaptığım için ben hatalıyım, affet. Buraya kadarmış. Öğretmenin de olmadığıma göre artık görüşmek zorunda olmayız. Kendine iyi bak." Usulca yerime oturdum ve sandalyemi pencereye çevirdim. Eğer Alexis bu duruma üzülürse ve annesine söylerse büyük ihtimalle Catherine "Sana kızımdan uzak durmanı söylemiştim, serseri!" diye kampüsü dağıtırdı. İçimden bunun yaşanmaması, ikinci bir rezilliğin olmaması için dua ettim.

    RP SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bi' Dünya
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
New York :: new york :: alışveriş-
Buraya geçin: